İlk olarak okyanuslarda yapılmaya başlanan sörf dalgalar üzerinde kayışla kıyıya gelme uğraşı olarak dünyaya yayılıp sonrasında spor olarak ilgi görüp "Uluslararası Olimpiyat Komitesi", "International Olympic Committee, IOC" tarafından olimpik spor olarak kabul edilmiştir.
Dünyaya hızla yayılan sörf "dalga sörfü" ve "rüzgar sörfü" olarak iki çeşittir.
Sörfü dalgalar üzerinde düşmeden adeta dans etme dalgalara karşı mücadele etmek olarak da tanımlayabiliriz.
Doğayla baş etme tabiatın zorluklarına karşı koyabilme insanoğlunun içinde hep var olmuştur.
Tabiata kafa tutabilme uğraşı içinde olan insan sosyal yaşamda da mücadele etmek zorundadır.
İnsan hayat içindeki zorlukları aşarken, sörfçülerin hedeflerine varabilmek için yükselen dalgalara karşı önceden pozisyon alıp düşmeden kaymaya devam etme stratejisini uygulaması ile mümkün olabilir.
Yaşamda önümüze çıkan ya da çıkarılan engellerle bir sörfçü gibi hareket edip pozisyon alarak mücadele edebilenler hedeflerine sıkıntısız varabilir.
Rüzgardan faydalanıp çok gayret gösterip çaba sarfederek rüzgarı arkaya almak hedefe varmakta katkı sağlar.
Tabii ki sosyal hayatta rüzgara göre hareket edenler de mevcuttur rüzgar nerden eserse o tarafa yönelenleri yani kendi menfaatlerine göre kim avantajlı ise o tarafta olmayı gözleyenler de vardır.
Yaşamda kimden nemalanacaklarsa kimin tarafından rüzgar yüksek geliyorsa o tarafa yönelenler de mevcuttur.
Beraber yol aldıkları insanları sert rüzgarlarda bırakıp giden çok insan da hayatlarına devam etmektedir.
Hayatın zorluklarına sertliklerine yön değiştirmelerine adeta bir sörfçü gibi pozisyon alıp yükselen dalgaların arasında kaybolmadan ayakta dimdik gidebilmek için direncimizin hiç kaybolmaması lâzım.
Zorluklarla baş edebilmek hayatla mücadelede pes etmeden karşımıza okyanus dalgaları gibi çıkartılan engellerle baş etme gayretini hiç eksiltmeden devam etmekle olacağını unutmamakla olur.
Gönlünüz ve kalbiniz sörfçülerın set rüzgarlara karşı aldığı pozisyon alan rüzgarlarla dolsun.