Geçtiğimiz günlerde yolda karşılaşan altmışlı yaşlardaki iki kişi arasında geçen konuşmanın kısa bir bölümüne şahit oldum.
“Hiç görüşemez olduk Fesy’te, epeydir bir şeyler de paylaşmıyorsun” diye selam verdi adamlardan birisi. Feys (Face) dediği şeyin dünyanın en popüler sosyal ağı olan Facebook olduğunu söylemeye gerek yoktur sanırım. Ben yoluma devam ederken diğerinin şu şekilde cevap verdiğini duydum:
“Ya Feys’te ben seni görüyorum aslında ama...”
Sosyal ağ dediğimiz web siteleri ve mobil uygulamalar yaklaşık 12 yıldır hayatlarımızın önemli bir parçası haline geldi. Bu ağları dünya çapında her beş kişiden birisinin aktif olarak kullandığını biliyoruz. Önceleri 60 yaş ve üzeri kullanıcı sayısı yok denecek kadar az iken son on yılda yaş gruplarındaki kayma sonucunda bu grupta da önemli miktarda kullanıcı bulunduğunu önceki yazılarımda paylaşmıştım. Örnek vermek gerekirse Aralık 2015 itibariyle ülkemizde 61 yaş üzeri 980 bin Facebook kullanıcısı mevcut ve bu rakamın üçte ikisi erkeklerden oluşuyor.
Hal böyle olunca sosyal ağlar yüzünden artık her yaş grubunda yüz yüze iletişimin maalesef sanallaşmaya başladığını ve dijitalleşen diğer ülkeler gibi toplumumuzun da e-sosyal bir toplum olma yolunda hızla ilerlediğini söyleyebiliriz. Bu konuda hemfikir değilseniz başınızı kaldırıp çevrenizi gözlemenizi tavsiye ediyorum. Evde, işte, otobüste ya da sokakta olmanız fark etmez, çevrenizdeki pek çok kişinin an itibariyle elindeki telefon ekranıyla sosyalleştiğini; ya bir şeyler okuyup yazmakta olduğunu, ya bir şeylere gülümsediğini ya da bir şeyler dinlediğini fark edeceksiniz!
Sevgiyle kalın!