Kaim kelimesi Türk Dil Kurumuna göre, “hep var olan” anlamına gelmektedir…
Seçim sürecine girince her partide bol miktarda belediye başkanlığı ve meclis üyeliği için aday adaylığı başvurusu yapıldı.
Ancak sözüm mensubu olduğu partiden aday gösterilmeyince bir başka partiye yelken açanlara, yani siyasette kaim olduğunu sananlara…
Öncelikle şunun altını çizelim;
Her siyasi partinin ülke yönetme şeklini belirleyen bir ideolojisi vardır.
TİP, sosyalist ideolojiyi
CHP, sosyal demokrat ideolojiyi
MHP, Türk-İslamcı ideolojiyi
AK Parti, İslami geleneklere bağlı neoliberal ideolojiyi
DP, seküler liberalizmi
DEM, AB normlarına uygun demokrasiyi
Ülke yönetimi için kendilerine göre kurumlaştırmışlardır…
Bir kişi bu partilerden birinin siyasi kadrosu olunca bu ideolojiyi içselleştirmiş ve yaşama biçimi haline getirmiş demektir…
Bu ideolojiyi içselleştirmek ve yaşama biçimine dönüştürmek kısa sürede değil, uzun bir süreci kapsar…
Bu nedenle bir siyasi kadro, bir sabah kalkıp “ben solcuydum ama şimdi liberal siyaseti kabul ediyorum ve partiden ayrılıp şu partiye geçiyorum” diyorsa o kişi siyasi kadro değil, ilkesizdir ve siyaseti kişisel ikbali için kullanıyor demektir…
Bu sözlerim “sağ siyaset ya da sol siyaset içindeki geçişler için değil…”
Soldan sağa ya da sağdan sola olan geçişler içindir.
Bu pencereden bakınca geçen dönem “CHP milletvekilliği yapan Aydın Özer’in Kumluca Belediye Başkan adayı yapılmayınca gidip DP’den belediye başkan adayı olmasını anlamak oldukça zordur…”
Bunun siyaseten açıklaması asla olamaz.
Aydın Özer iyi niyetlidir, özverilidir, benim de çok sevdiğim iyi bir dostumdur.
Birlikte tuz-ekmek yemişliğimiz vardır…
Ancak bu davranışını kabul etmek çok zordur…
Evet, CHP’den belediye başkanı seçilen ve 5 yıldır Kumluca ilçesinde belediye başkanlığı yapan ”Mustafa Köleoğlu”, başarılı bir dönem geçirmemiştir…
Evet, bu nedenle önümüzdeki seçimde Köleoğlu’nun yeniden seçilme şansı çok zayıftır…
Evet, bu nedenle Aydın Özer CHP adına mutlaka üzgündür…
Ancak bütün bunlar Aydın Özer’in CHP’den ayrılıp DP’den aday olmasını haklı göstermez…
Aydın Özer’e düşen görev, milletvekilliği yaptığı CHP’nin bir siyasi kadrosu olarak partisinin verdiği kararı kabul etmese bile saygı duyarak gösterilen adayın yanında durmasıydı…
Ya da en azından sessiz kalarak kenara çekilmesiydi…
Sağ siyasi partiler arasındaki ideoloji faklılıkları ancak soğan zarı kadardır…
Bu nedenle sağ siyaset içinde yaşanan geçişler zaten hiçbir zaman eleştiri konusu olmamıştır…
Dün MHP’li olan Kemal Çelik’in AK Partili olması, dün yine MHP’li olan Mehmet Habalı’nın İYİ Partili olması, dün İYİ Partili olan Tuba Vural Çokal’ın AK Partili olması ve benzeri bir sürü sağ partiler içindeki değişkenlikler zaten tartışılmayan geçişlerdir…
Unutulmamalı…siyasette hiç kimse kaim değildir…