Bugün siyasetten uzak, insanımızdan bir resmi sizlerle paylaşmak istedim.
Ben kent içinde, toplu ulaşım aracı yerine kendi aracıyla gitmek istediği yere gidenlerden biriyim.
Bu nedenle toplu ulaşım aracı kullananların yaşam temposunu pek bilmem.
Daha doğrusu bildiklerim bana anlatılanlarla sınırlıdır.
Dün sabah Karamel’in def-i hacet giderme turundayken önümde duran halk otobüsünün içine baktım. (Söylemesi ayıptır, Karamel benim Av Köpeğim olur)
İnenler, binenler, ayakta durup ufki bakışla dışarıyı seyredenler, koltuğunda oturanlar…
Meraklandım…
Ve kahvaltıdan sonra aracımı almadan durağa giderek otobüs beklemeye başladım.
Nihayet TOKİ Evleri istikametinden gelen ve Dokuma istikametine giden bir otobüs geldi.
Tam istediğim gibi bir doluluk vardı…
Bindim.
Boş oturma yeri olmadığından otobüsün orta yerine doğru yürüyüp ayakta durdum…
Hemen sağ tarafımda orta yaşlarda 2 erkek oturuyordu.
Pencere tarafında oturanın çene hareketlerine gözüm takıldı ve bir daha alamadım gözümü.
Yanındaki ile öylesine yüksek sesle konuşuyordu ki, eminim araç şoförünün kulağı akşama dek bu sesle çınlamıştır.
Ancak benim dikkatimi çeken yüksek sesle konuşmaları değil, pencere tarafında oturan adamın, “2 sakız çiğneme arası konuşma temposunun bozulmamasıydı.”
Adama hayran(!) olmamak elde değil…
Böylesine sakız çiğnemeyi, kırmızı fener altında müşteri bekleyen hiçbir yosmanın becereceğini sanmıyorum.
Adam bir kelime söylüyor ve hemen arkasından ağzındaki sakızı ışık hızıyla dili üzerinden tur attırıp ön dişleriyle 2 kez çiğneyip yine diliyle azı dişlerine doğru yolluyor ve bu işlem sonrasında söyleyeceği diğer kelimeyi telaffuz ediyordu.
Kelimeler arasındaki sürede sakızı bu kadar ustalıkla çiğneyene ilk kez rastladım.
Üstelik kelimeler arasında boşluk bırakmamak için, sakızı ön dişlerinin arasına aldığında, “şakkadakkk” diye öyle bir ses çıkartıyordu ki, bu adamı dinleyen kişi, sakızdan çıkan bu sesin, önceden telaffuz edilen kelimenin ses devamı olarak algılıyordu.
- Yani anlayacağın “şakkkadadakkkk” o adam yaramaz…
Bizim insanımız gerçekten muhteşem(!)..
Hem bu kadar yüksek sesle konuşup hem de konuşmasını bozmadan ve kelimeleri yutmadan sakız çiğnemek sanırım çok üstün bir beyin refleksi gerektirir.
- Şoför Beyyyyyy… İnecek varrrrr…
Döşemealtı Belediyesi Kavşağına dek ancak dayanabildim…
Bir taksi çevirip eve döndüm ve aracımı alarak gazeteye gittim.
İnanılmaz ama kulağımda hala adamın sakız çiğnerken ön dişlerinin arasından fırlayan “şakkadakkkk” sesi var…
Beynine sağlık. Saygısızlığın,kültürsüzlüğün, antisosyalliğin, cahilliğin fotoğrafını okudum. Ellerine sağlık.
Beynine, diline sağlık. Yozlaşmışlığın, saygısızlığın, cahilliğin portresini okudum. Ellerine sağlık.