AK Parti’ye siyasi iktidar yetmediği için, iktidarını bir anlamda ebed-i müddet hale getirmek için Genel Başkanları Erdoğan’ın ikrarı ile “kültürel alanda da iktidar olma” gayreti içindeler.
Peki bu kültürel iktidarın parametresi nedir?
Yine Erdoğan’ın dediği gibi “dindar ve kindar nesiller yetiştirmek…”
AK Parti’nin iktidar olduğu 2002 yılında doğanlar şimdi seçmen durumundalar.
Erdoğan ve AK Parti’den başka iktidarı tanımayan bu nesilden bile istedikleri kültürel değişimi başaramadılar.
Bunu için yeni bir program uygulamaya konuldu.
20021 yılında Diyanet İşleri Başkanlığının genelgesiyle “camiler sadece ibadethane olarak değil, sosyal hayatın da örgütlenme merkezi olması için yeni bir uygulama geliştirildi.”
Camiler birer külliyeye dönüştürülerek “kreşten anaokuluna, kütüphaneden aşevine, sanat atölyelerinden kuran kurslarına” kadar her alanda faaliyet gösteren bölümler oluşturulması istendi.
O günlerde konuyla ilgili şunları yazmışım bir makalemde.
“Antalya’da 2200 cami var.
“İl Müftüsü Osman Artan’ın” açıklamasına göre bu camilerde “çevreyi örgütleyecek 3500 gence ulaşmış durumdalar.”
Kısacası, bir yanda tarikat ve cemaatlerle, diğer yandan külliyelerle toplum tam anlamıyla “din eksenli düşünen ve davranan” insanlar topluluğuna dönüştürülmeye çalışılmaktadır.”
Ancak 2200 camide 3500 gençle yapılan çalışmalar ya başarısız olmuş, ya da yeterli olmamış ki şimdi Milli Eğitim Bakanlığı yönetmelik değişikliği yaparak “okul öncesi eğitim kurumlarında, ilköğretim okulları ve yatılı okullarda mescit açılmasını zorunlu hale getirmiş…”
Gerek camilerde, gerekse okullarda henüz yetişme çağındaki çocuklara din eğitimini baskılayarak “kültürel iktidarı” kurma çabaları ne kadar zorlanırsa zorlansın başarılı olamayacaktır.
Başında sarık, sırtında minicik cübbeyle cami avlusunda ya da okul bahçesinde sek sek oynayan çocuklardan kültürel iktidar kuramazsınız.
Ben dindar bir ailede yetiştim…
Kardeşim dahil tüm sülale din adamıydı.
Henüz ergenliğe ermediğimiz zamanlarda medrese eğitimi verildi bizlere.
O yaşlarda bir “günah!” işlediğimizde ya da bir farzı yerine getirmediğimizde bizlere “siz bunlardan muafsınız, günah yazılmaz” derlerdi.
Şimdi sizlerin oyun çağındaki bu sübyanların beyinlerine cehennem ateşini, zebanileri, korkuları ve davranışlarını sınırlayan öğütleri vererek “dindar ve kindar nesillerle” kültürel iktidarı kurma hayalleriniz, bu ülkenin çağdaş bir yüzyıla ulaşmasının önündeki en büyük engeldir.
Atatürk ve kurucu babaların cumhuriyetin temel taşına koydukları “laikliği” törpüleyebilirsiniz, yıpratabilirsiniz ama bu cumhuriyetten asla bir İslam Cumhuryeti çıkaramayacaksınız…
Bu kararlar ve uygulamaların Anayasanın 2. maddesine ve buna bağlı yasalara aykırı oldukları konusuna hiç girmiyorum.
Çünkü ne Anayasayı, ne de yasaları takmıyorsunuz artık…
Kalemine, yüreğine sağlık. Herkesin anlayabileceği şekilde anlatmışsın.
Sevgili Mehmet TALAY. Din ve iman aşkına oynanan oyunlarla sadece gününü kurtarmaktadırlar. Ama ileriki dönemlerde ve bu sosyal medya olduğu müddetçe asla ülkemin insanlarını Kidar edemeyecekler ama bizi oyalayarak ilimden ve bilimden uzaklaştıracaklarından el aleme rezil ederek muhtaç duruma getirecekler. Sizin gibi dürüst, ahlaklı ve vatan severler var oldukça kerici yobazlar bir şey yapamaz. Yüreğin dert görmesin.