Cumhuriyet;
Bu ülke insanı için özgürlüğün, bağımsızlığın, insan haklarının, eşitlik ve adaletin, demokrasi ve laikliğin miladıdır.
Hristiyan dünyasının miladı İsa’nın, Müslüman dünyanın miladı Hz. Muhammed’in doğumudur ama binlerce yıl adeta köle olarak yaşatılan Anadolu insanının miladı 29 Ekim 1923’dür…
Miladımızın ilk yüzyılı yaşadığımız ve yaşatılan korkulara rağmen kazanımlarla dolu bir yüzyıldır diyebilirim.
Laiklikle tanıştık…
Demokrasi ile tanıştık…
Adalet ve eşitlikle tanıştık…
Aydınlanma ile tanıştık…
İnsan Hakları ile tanıştık…
Özgürlüklerle tanıştık…
Ve bütün bu tanışıklıklarımızı bizlere kazandıran cumhuriyet ile insan olmanın ne demek olduğunu anladık…
Lakin tanıştığımız tüm bu hakları kullanmak istediğimizde de yüzyıllardır tanışık olduğumuz zorbalıklarla, kıyımlarla, işkencelerle, zindanlarla, tehdit ve aç bırakılmalarla da yüz yüze geldik…
Dün Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtına çelenk koyma törenine katıldım…
Resmi katılımcı sayısı, sivil katılımcılardan fazlaydı…
Üzüldüm…
Resmi katılımcılar için bu tören bir “görevdi” ama sivil katılımcılar için gönüllülük ve içinden hissetme meselesiydi.
Orada binlerce sivil insanın olması yaşadığımız yüzyılda “yaşatılan korkulara” kafa tutulması olurdu.
Ama insanlarımız birçok nedenden dolayı Meydana gelmemişlerdi…
Yaşadıkları nedenler, cumhuriyetin kazandırdıklarından ağır basmıştı zahir…
Ve bu nedenlerin içinde en baskın olanı da “korkuydu…"
Cumhuriyetin tanıştırdığı hakları kullanırken yaşatılan zorbalıklar onları korkutuyor ve korkularıyla yüzleşemiyor insanlarımız…
Cumhuriyetimizin yüzyılı devirmesine bir gün kala, cumhuriyetle ilgisi olmayan ve tamamen iç politikaya ve yerel seçimlere malzeme edilen “Gazze olayı” gündemde cumhuriyetin yerini alırsa elbette insanlar da bunda bir “mesaj” çıkarır…
Koskoca Cumhurbaşkanı, cumhuriyetin yüzyılını bitirmesi olayını ıskalıyorsa insanlar neden bunu ıskalamasın ki…
Aslında insanlarımızın korkularının olmasını kınamıyorum, aksine doğal buluyorum…
Çünkü yaşanan ve yaşatılan korku kişisel değil, toplumsal korkudur…
Ve toplumsal korkular ancak “örgütlü toplumların” yüzleşmesiyle aşılabilir…
Arkasında kendisini korkuyup kollayacak bir örgütlü güç görmezse ve katıldığında başına bir şeylerin geleceğini düşünüyorsa Cumhuriyet Meydanı’ndaki törene neden katılsın ki?
Cumhuriyetin birinci yüzyılının yarısını yaşadım…
İkinci yüzyılın sonunu görmeyi çok isterdim ama biyolojik olarak mümkün olmayacaktır elbette ama inanıyorum ki ruhum ve aklım orada olacak….