Spor deyince insanın aklına olumlu o kadar çok şey geliyor ki yarışma, heyecan, özgüven, başarı hazzı ve birçok güzel duygu. Bunun yanı sıra ego ve çokbilmişlik, cahilliğe karışmış ukalaca kişilikler.
Kendisinin o spor branşında en ufak bir başarısının olmadığı, hatta o spor branşına hasbelkader bulaşmasının ya da bulaştırılmasının dışında alakasız insanlar kendilerine otorite gibi görebiliyorlar ve onların makam olarak üstünde olan kimselerde bütün bunlara göz yumabiliyor.
Çünkü ya hasbelkader ya da birilerinin eşi dostu sıfatıyla ya da önemli bir siyasinin akrabası gibi olup spor kulübü yönetim kuruluna girdikten sonra kendilerini cumhurbaşkanı gibi görenler bu sayede o spor kulübünün özellikle kadın antrenörlerine ve sporcularına açıkça ve alçakça tacizde bulunmasına rağmen görevlerine devam edebilme şansına sahip olanlar da mevcut.
Bu kadar çok olumlu ve olumsuzluğun bir arada olduğu bir Antalya'dan mükemmel sporcular, mükemmel spor ortamları ya da kalıcı başarılar beklememek gerekiyor.
Şimdi abiyene tabirle enseyi karartmamak lazım.
Yapılması gereken özellikle kurumsal olan spor kulüplerinin yönetim kurul üyelerinin, teknik insanlarının siyasetle ya da eş, dost, akraba, arkadaş, tanıdık ya da onların yakınlarından olmaması lazım.
Antalya spor kamuoyu bunları biliyor konuşması gereken kurumlar ve tekil şahıslar konuşmuyor.
Bunun iki sebebi var ya menfaat ya da yer ve makamından olurum korkusu.
Şimdi Antalya spor kamuoyu yürekli, kalbi temiz, liyakata uygun spor kulübü yöneticisi bekliyor.
Gönlünüz dostluk ve spor dolsun.
Selam ve sevgiler