Ben çocukken sık sık ailemle ormana pikniğe giderdik, ağaçların arasında büyümenin tadını bilirim. O yaşlarımda yaşlı ormanın derinliklerini merak eder, ağaçların sesini duymaya çalışırdım. Birkaç sene önce Büyükada'ya taşındığımda hafta sonları orman yürüyüşleri yaparken dökülen yaprakları, rüzgarı, toprağı, ağaçları daha farklı sevmeye başladım. Hepsinin bir ruhu olduğuna ve birbirleri ile iletişimde olduklarına inandım. Sonra "Ana Ağaçlar" hakkında öğrendiğim bilgilerle içimdeki ağaç sevgisi daha da büyüdü.
Ormanlarda "Ana Ağaç"lar olduğunu biliyor muydunuz? Paylaşımcı, cömert ağaçlar minik minik mantarlar aracılığı ile birbirleri ile iletişim kuruyorlar. Bu iletişim ağaçların gizli dili... Birbirlerine kimyasal mesajlar gönderirken fazla kaynaklarını da aktarıp dostluk ilişkilerini geliştiriyorlar. Böylece hem kendileri sağlıklı kalıyor, hem de bağlı oldukları diğer ağaçlara sağlık yardımı, destek, moral, güç aşılıyorlar.
Peki bizler?
İnsanoğlu...
Başkaları için küçük şeyler yapabiliyor muyuz?
Küçücük şeyler.
Bir mesaj, bir sarılma, bir çiçek, bir teşvik belki de içten edilmiş bir dua.
Bu hafta ana ağaç olmayı deneyebilir misiniz?
Sevdiklerinize durup dururken sırf paylaşmak ve ilişkileri geliştirmek adına kendinizden, içinizden gelen bir şeyi aktarabilir misiniz?
Kendimizin dışına çıkmayı başkalarının keder ve korkularını dinlemeyi sevdiklerimizle kasıtlı olarak zaman geçirmeyi unuttuk sanki. Ana ağaçlar gibi özellikle ihtiyaç anında bir başkasına destek olup stresini azaltmayı deneyerek hem kendimizi hem de karsımızdakini iç rahatlığına kavuşturabiliriz.
Denemesi bedava :) Bence fiziksel olarak ve ruhsal olarak çok daha iyi hissedeceğiz ve bir şeyleri böyle değiştireceğiz.