Hafta sonu oğlumun arkadaşı ayakkabılarını bağlamayı beceremediği için kendi kendine söylenmeye başladı. Yanındaki bir başka çocuk;
-Ne kadar yeteneksizsin, ben ayakkabı bağlamayı 5 yaşımda öğrendim, bebek işi! deyince diğeri;
-Biliyorum zaten annem de hep yeteneksiz olduğumu söylüyor diye karşılık verdi. Ortalığın biraz bulandığını düşünerek kendimce konuyu dağıtmaya çalıştım ama çok üzüldüm.
... Aramızda kısa bir konuşma geçti. Piyano kursuna yazdırmışlar fakat çalamamış. Basket oynamayı denemiş onu da sevmemiş. Bir süre seramikle uğraşmış kendi deyimine göre ecik bücük şeyler yapmış. Resim yapmayı seviyormuş ama annesi artık "Senin yeteneğin yok, hiçbir şey yapma" diyormuş. Çocuk annesinden yeteneksiz etiketini almaya o kadar alışmış ki...
-Ben doğuştan yeteneksizmişim dedi.
-Bence yetenek öğrenilir, doğuştan değildir. Evet küçük yaştan bazı şeyler ortaya çıkıyor olabilir ama hevesin varsa, öğrenmek istiyorsan, çaba harcarsan, insan eğitimle gelişebilir gibi şeyler geveledim.
Yaratıcının hepimize yetenekler verdiğine inanıyorum ve bunlar her zaman belirgin olmak zorunda degil. Hepimize verilen hediye farklı. Birimiz müzikte iyi olabiliriz ama çizimde olmayabiliriz, bir başkası dansta harika olabilir ama yazmada iyi olmayabilir. Çocuklarımızı iki denemede başarısız oldular diye etiketlemek çok yanlış. Bir yeteneği olması çocuğu özel kılmaz, seçkin yapmaz. Her çocuk muhakkak kendince bir beceriye sahiptir. Beceri sınırsızdır çünkü öğrenmenin sınırı yoktur. Yapacak çok şey var. Çocuklar bir kılavuzla dünyaya gelmiyor. Onlara yanlış mesaj veya fikir veren bir şey söylemek o kadar kolay ki.
Seninle gurur duyuyorum, her şey yoluna girecek, yapamadıklarını birlikte yapabiliriz gibi cümleleri söyleyerek olumlu senaryolar yazabiliriz.
Dilerim hiçbir çocuk en kötüsü olduğuna inanmaz.