Bir kristal kürenizin olmasını ve ona bakıp her şeyi görebilmeyi ister miydiniz?
Hemen...
En kısa zamanda...
Her şeyi...
İnsanoğlunun en büyük yanılgısı belki de bu. Her şeyi bilmenin işleri düzelteceğini zannetmek.
Olaylar neden oluyor?
Seneye nasıl bir hayatım olacak?
Çocuklarım başarılı olacak mı?
Ne zaman evleneceğim?
Hayallerime kavuşacak mıyım?
Hayat bir oyun, bizler bu oyunun sonucunu bilerek oynamak istiyoruz.
Nelerle başa çıkmam gerekiyor?
Engellerle karşılaşacak mıyım?
Olayları nasıl kontrol edebilirim?
Kimse her şeyi bilemez ama herkes her şeyi bilmek ister. Öncelikle içinde bulunduğumuz dünyanın belirsiz ve karmaşık oldugunu, evrenin sonsuzluğunu, hayatta keşfedemeyeceğimiz şeylerin de olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Evren her zaman gizemleri ile varolacak. Bilimin de maneviyatın da veremeyeceği cevaplar olacak. Muazzam bilgiye sahip olan sadece Yaratıcıdır. Bilmemiz ve anlamamız gereken tek şey ise kendimiziz. Gerekli olan ne geçmiş ne de gelecek, şu anda yaşayabilmektir.
Her şeyi gerçekten bilseydik bu belki kendi başına bir güç olabilirdi fakat zamanla bildiklerimizin büyük bir yük olduğunun da farkına varırdık. Kim olduğumuzu ve hayatımızdaki insanların gerçekte kim olduğunu anlayabilmemiz için bazı olayların olmasına izin vermemiz gerekiyor. Hayat yolculuğunda yolculuk ederken, karşılaştığımız her durumun bir amacı olduğunu unutmamalıyız. Hayatımızda neler olacağını önceden bilseydik elbette stresli ve endişeli durumları ortadan kaldırmaya ve zorluk içinde kalmayı istemediğimiz için meşakkatli yollara girmemeye çalışırdık.
O meşakkatli yollar belki de bizi hayat amacımıza ulaştıracak, stresli durumlar ise belki dönüşüm ve gelişimimiz için bir başlangıç olacak. Bizler ana planı bilmiyoruz. Bu yüzden kendimizi Yaratıcıya ve hayatın şaşırtıcı gizemlerine bırakmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Gizlenmiş veya saklanmış bir şey bazen bariz olandan kat be kat hayırlıdır.
Bilmek için uğraşma yaşa, izle, gör.
İstediğin bir şey olursa bir “Hayır”, olmazsa bin “Hayır” ara.
Mevlana