Bundan birkaç ay önce sağ omuzum ve kolumda bana oldukça sıkıntı veren bir tutulma yaşamaya başladım. Ne denediysem tutulmadan kurtulamıyor, kolumu rahatlıkla kullanamıyordum. Bir süre sonra bu sıkıntıya bir de kalp çarpıntısı eklendi. Bir gün sosyal medyada bu konudan bahsettiğimde bir takipçi dost; "Son zamanlarda fazlasıyla verici olmuş ama yeteri kadar almayı bilememiş olmalısınız. Kimler için gereksiz fedakarlıklar yaptınız bir düşünün. Bunun dışında çok fazla şey yapıp çok çalışıp başarmanız gereken şeylere fazlasıyla mı odaklandınız? Yüksek eril enerji sarfetmişsiniz bunu da sorgulayın" dedi ve ben o anda adeta bir uyanış yaşadım. Haklıydı... Son birkaç ayım hep birilerini beslemek, onları tatmin etmek, kendimden vererek, paylaşmam gerekmediği halde kendi payımdan dahi fedakarlık ederek geçmişti. Son aylarda çok çalışmıştım üstelik. Herkesin belki birkaç senede başaracağı işleri 6 ayın içine sıkıştırmış, fazlasıyla güç sarfetmiştim. Bu konu hakkında çok şey biliyor olmama rağmen iş kendime gelince bütün bildiklerimi unutmuş gibiydim. Notlarımı kitaplarımı geçmişte öğrenip unuttuklarımı yeniden toparladım.
Bedenimizin sağ tarafını kullanırken hayatımızdaki eril enerjiyi aktive ediyoruz, sol tarafımızdaysa dişil enerjiyi... Vücudun eril tarafı veren, dişil tarafı ise alan taraftır. Vücudun sol tarafında çeşitli belirtiler, sorunlar ve ağrılar ortaya çıktığında bu, hayatınızdaki dişil enerjiyle ilişkin tıkanıklıkları ve kalıpları anlatabilir. Alan tarafımızda enerji sorunları olduğunda fırsatlardan faydalanamadığımızı, başarıya ulaşmakta geciktiğimizi, hediye ve parayı kabul etmeyi beceremediğimizi, bolluğa kavuşamadığımızı farkedebiliriz. Kendimizi değersiz, şanssız, suçlu, kayıp, yalnız ve öz değer eksikliği içinde hissedebiliriz.
Vücudumuzun sağ tarafında yani veren tarafında sorunlar olduğunda ise aşırı verme durumları, insanları memnun etme ve tatmin etme çabası, kişisel ihtiyaçlarınızdan vazgeçme, sürekli liderlik etme, düşük kişisel standartlar ve enerji sızıntısı alarmı çalmaya başlamıştır diyebiliriz. Yapmalıyım, kazanmalıyım, lider olmalıyım, odaklanmalıyım, gurur duymalıyım enerjisi altında bir süre sonra ezilebiliriz.
Dişil ve eril arasındaki bir dengesizlik, varlığınızın doğal akışını her açıdan ciddi şekilde bloke edebilir. Cinsiyetimiz ne olursa olsun, hepimiz eril ve dişil enerji karışımına sahibiz ve her ikisine de günlük hayatımızda ihtiyacımız var. Bilgileri toparlamanın ardından her şeyi bir kenara bırakıp önce kendimi sorgulamaya başladım. Yapmaya ve başarmaya değer veren bir toplumda yaşıyoruz ve dürüst olmak gerekirse ben de çoğu insan gibi yapan olmaktan son derece keyif alıyorum. Kendimi sorguladığmda iş yükümün ne kadar fazla olduğunu bana gurur veren başarılarımın aynı zamanda yorgunluklarım olduğunu da farkettim. Kalp doktorum bana "Çok başarılı çok çalışkan olabilirsin ama sağlığını kaybedersen hiçbir şey yapamazsın ve hiçbirinin bir anlamı kalmaz" dedi. Bir şeylerin değişmesi gerektiğini kabul ettim.
Doğada zaman geçirmeyi,küçük molalar vermeyi ,bir müzik açıp avaz avaz şarkı söylemeyi hatta dans etmeyi ,kalpten bir duyguyu hak edenlerle paylaşmayı hiçbir şey yapmayacağımız bir hafta sonu geçirmeyi unutmuşum.Hayat akıcı ve sürekli bir süreç.Kendimi gerçekleştirmeye çalışırken kendimi kaybetmek istemiyorum.Her iki enerjiyi de içimde dengelemem gerektiğinin farkındayım.
Ya siz?Son zamanlarda hayatınızda neler olup bittiğini gözlemlediniz mi? Aşırı dozda erkeksi enerji gerektiren bir 'hayatta kalma modunda' olmaya zorlayan bir ortamda çok fazla zaman geçirdiniz mi?Dağınık hissediyor musunuz?Hedeflerinize ulaşmak uğruna nelere sınır koydunuz ?