Sevgili okurlarım bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Sevenler için hergün bayram tadında ancak bugün hepimiz için gündelik işlerden uzaklaşıp romantik bir vakit geçirmek için iyi bir fırsat haline geliyor. Senelerce ilişkiler ve aşk üzerine katıldığım birçok seminer ve eğitimler ışığında bu hafta sizlerle bu konu hakkında bilgi paylaşımı yapmak istiyorum.
Amerika’da yapılan bir çalışmada evliliklerin yalnızca %10’u sağlıklı ve mutlu. Hedefiniz mutlu, kararlı, kalıcı bir aşk ilişkisinde olmaksa ilk adım bu ilişkinin nasıl görüneceğini anlamak ve net bir şekilde görselleştirmektir. Ne yazık ki, bir ruh arkadaşı sadece size mükemmel bir bulmaca parçası veya ikiz kişilik olarak gelmez. Ruh eşi, sizinle birlikte sözlü ve fiziksel olarak bir aşk durumu yaşayan geliştiren ve sürdüren kişidir. Sevgi dolu ve mutlu çiftler kaybetme ihtimalini göz ardı etmezler ve birbirlerini takdir eder ve minnettardır. Ancak bu minnetkarlık için kişilerin ve ilişkinin belli bir olgunluğa erişmesi gerekir. Olgun ilişkiden kastım yaklaşık 1 ile 3 yıl arasında gelişmeye başlayan tutkulu duygu ve davranışların azalmaya başladığı evredir.
Romantik ilişkilere duygusal bir bakış açısıyla bakıldığında, Hatfield ve Rapson (1993) iki tür sevgi olduğundan bahsettiler: Tutkulu ve Şefkatli. Tutkulu Aşk, yoğun duygular, takıntılı düşünceler ve partnerle sürekli beraber olma arzusu ile karakterizedir. Bu, insanların takıntılı veya delicesine aşık olmaktan bahsettikleri zaman duydukları duygudur. Bu dönemde kişiler yoğun duygular içindedir, çabuk öfkelenirler ve sınırda kişilik özelliklerine benzer davranışlar gösterirler. Partnerlerini göklere çıkarırken bir anda yerle bir edebilirler. Araştırmacılar bu dönemde beynin arka bölümlerinin daha aktif olarak katkıda bulunduğunu savunmaktadırlar. Beynimizin ilkel bölümü rasyonel düşünmeden uzak duygu ve düşünceler bu dönemde eşlik eder. Genellikle ilişkilerin ilk 1 senesi bu şekilde geçer. Kişilerin kişilik yapıları ve olgunluk seviyeleriyle orantılı olarak bu dönem uzayıp kısalabilir. Şefkatli ilişkilere baktığımızda ise aksine, eşlik eden sevgi, duygusal bir bağlanma ve bireyin hayatının derinden iç içe olduğu bir partnere karşı sevgi dolu duygularla karakterizedir. Bu, insanların partnerleriyle rahat, güvenen ve samimi olma hakkında konuştuklarında tarif ettikleri duygudur. Bu dönemde kişiler ilkel beyinden daha çok beynin frontal (ön) bölümleriyle ilişkilerini değerlendirirler. Partnerlerini daha iyi tanıma sebebinin de rol oynadığını düşündüğüm bu dönemde kişiler kendilerini daha güvende hisseder, duygularında dalgalanma azalır, sevgi ve öfke dengelidir. Kişiler partnerlerini kaybetme korkusundan uzaklaşırlar. Fikir ayrılıkları ve çatışma olduğunda şefkat ilişkilerinde empatiyi daha çok gözlemleriz. Bireyler düşüncelerini ve duygularını daha net ortaya koyar ve çözüm odaklıdırlar. Ancak tutku ilişkisinde siyah ve beyaz hakimdir. Bireyler ufacık bir anlaşmazlığı bile büyük bir hata gibi kabul edip ilişkiyi sonlandırmaya varan tartışmalar ve öfke patlamaları yaşarlar. Ben tutkulu ilişkiyi yaramaz küçük bir çocuğa ve şefkatli ilişkiyi olgun bilge bir yaşlıya benzetiyorum. Küçük çocuk kendi istek ve arzuları konusunda ne kadar ısrarcıysa bilge yaşlı daha çok anlayış göstermeye ve hoşgörmeye yatkın.
Henüz yeni bir ilişkiniz varsa ya da ilişkiniz hala ilkel dönemde takılı kaldıysa şefkat ilişkisine dönüşmesine katkı sağlamak için ne yapmak gerekir? Öncelikle kendinizden başlamanızı önerir ve mükemmel insan olmadığını hatırlatırım. Mutlu çiftlerde, partnerler negatif olanlardan ziyade birbirlerinin olumlu niteliklerini görme eğilimindedir. Partnerinizden minnetkar olduğunuzda buna inanmazsanız bile zamanla size daha olumlu davranışlarla gelecektir. Araştırmalar şükretmenin depresyon ve kaygıyı uzaklaştırmaya yardımcı olduğunu göstermektedir. Partnerinizin iyi yönlerinden minnetkar olup bunu ifade edin.
İlişkinizi, kendinizi ve partnerinizi değerlendirin. Eğer partnerinizle iletişiminiz henüz buna uygun değilse yalnız yapmanızı öneririm. Öfkenizi kontrol edemeyeceğinizi hissettiğinizde ilk 48 saatte bir karar almayın. Yaşlı bilge benim yerimde nasıl davranırdı diye düşünün. Kendinizde gördüğünüz partnerinizin şikayet ettiği zayıf yönlerinizi geliştirmeye ne kadar motivesiniz değerlendirin. Aynı şeyi partneriniz için de yapın. Sorunlardan ziyade sorunları çözmek için emek vermek ve ortak bir payda bulmak şefkat ilişkisi geliştirmek için daha önemli bir adımdır.