Çocuk dediğimiz zaman aklımıza anın tadını çıkaran, tüm derdi oyun oynamak olan, istediğini ve istemediğini kolayca dile getiren minikler gelse de, çocuk olmanın en belirgin özelliğidir hayatın ciddi sorumluluklarını taşımıyor olmak.
Ne zor aslında, yetişkin olmak. Düşünmen gereken birçok şey var. Yapman gereken onlarca şey. Tamamlaman gereken işler, geçiminden sorumlu olduğun bazı kişiler ya da çocuklar. Sorumluluk hissedeceğin bir patron belki de. Ve hiç sızlanmadan başa gelene müdahale etmen, düşündüklerini her yerde söyleyememen gibi gibi uzayıp gidiyor.
Çocukluğunu doya doya yaşayamamış birçok insan tanıyorum. Hemen belli ediyorlar kendilerini zaten. Yorgunlar her şeyden önce. Hayır demeyi bilmiyorlar. O kadar çok tepki almış ki her hareketleri çocukken, sürekli tedirgin ve kontrol halindeler. Kendilerini kontrol ederler, etrafını kontrol ederler, başkalarını kontrol etmeye çalışırlar. Ana odaklanmak zaten söz konusu bile değil onlar için. Yetişmeleri gereken bir hayat var. Yüksek sesle şarkı söylediğinde azarlanan bir çocuğun, toplum içinde sözcükleri yok olur. Elinden oyuncağı alınan ya da hiç olmayan birinin, yetişkinlikte kendi için bir şeyler alması beklenemez.
Eğlenmek, tadını çıkarmak, düşündüğünü söylemek ise nerdee…
Çocukluğunu yaşayanlar için daha kolay hayat. Başetmesi daha basit hale geliyor. Çünkü duygusal ve gelişimsel anlamda sağlıklı yoldan geçmişler. Hayata tam başlamışlar. Hiç çocukluğunu yaşayamayanların yenikliği gibi değil.
Keşke herkesin seçim şansı olsa. Çocukluğunu seçebilse. Belki o zaman yetişkinlik bu kadar zor, bu kadar korkutucu, bir o kadar problemli olmazdı.