Ne çok severdim çocukken lunaparka gitmeyi, her çocuk gibi. Hem adı bile kulağa bir sevimli geliyor. Eğlenmeden önce başlıyorsun mutlu olmaya nasılsa gideceksin ya. Biliyorsun çünkü orası mutlu olmak ve eğlenmek için var olan bir alan. Dolayısıyla daha gitmeden başlıyor heyecan.
Detaylı düşününce hayata gelme sebebimizin mutlu olmak olduğu inancına varıyorum. Sadece nasıl olduğunu bilmiyoruz. Öğrenirken de yanlış öğreniyoruz. Dayatılanlar gibi, oluşturulan algı gibi, beklentiler gibi gibi. Umduğumuzu bulamayınca, az biraz sorunla karşılaşınca yıkılıyor dünyalar başımıza. İç çatışmalar hemen yükseliyor. “Ben başarısız mıyım, ben beceriksiz miyim. Mutsuzum. Neden benim de böyle bir hayatım yok“ şeklinde devam ediyor.
Belki de biz mutluluğa olan inancımızı kaybetmişizdir. Lunaparka giderken eğleneceğimizi düşünerek sevinmek gibi bir inanç.
Benzetmelere yönelirsek lunapark da yaşama benziyor. İçinde birçok seçenek var. Bazılarında korkarken bile gülüyorsun bazılarında adrenalinden nefesin kesilmiş gibi hissediyorsun. Arada fırsatlar çıkar pamuk şeker ile modunu değiştirirsin. Dönme dolap ise en çok benzeyen. Olayların mantığı hep aynı ama olduğun yer sürekli değiştiği için değerlendirmelerin de değişiyor. Yakınsan büyüyor, yukarıdaysan küçülüyor sorunlar. Yükseldikçe güvenin artıyor. Ve çok da önemli bir mesajı var; bir alçalır bir yükselirsin hayat bu çok da dert etme. Eğlenmene bak.
Hadi beraber yorumlayalım oyuncakları;
Ahtapot: Soy ağacını anımsatıyor bana. Sevdiğin ve sevmediğin ne kadar akraban varsa hepsi bir yere bağlı ama kollar ile ayrılıyor. Tam iyiyiz derken bir bakmışsın kollar uzaklaşmış. Zaten akrabayı da seven görmedim.
Çok ünlü kamikaze: Hızlı gidenin hızlı düşüsü gibi.. Aynı zamanda yola çıktığın insanlarla aynı olayları yaşayabilirsin ancak korku herkesi farklı etkiler.
Hız treni: Sonunu bildiğin tehlikeli yolu seçmek gibi. Varacak yerin yok ama yine de istiyorsun. Sonuç değil yol keyifli. Hem zaten önemli olan da bu değil mi?
Tabanca ile ayı kazanmak: Hırslarına yenik düşenlerin başkalarına zarar vererek kar sağlaması olabilir. Ama sonuçta aldıkları ayı.
Gondol: Çocukluğu sallanarak geçenlerin yaad etme yeri. Bir anlamda da olduğun yerde sayma. Güvenli alanından çıkamayanların git gel git gel aynı yerde olmaları. Kararsızların cesareti kırılanların.
Ne çok yorumlar çıkar daha düşünsek. Fakat ben gerisini size bırakıyorum. Belki benim yorumlar hayal gücünüzü kısıtlar. Hadi bakalım herkes hayatı eğlenceli şeyler ile yorumlasın. Bakış açışlarımız yumuşasın.