1963-68 yılları arasıydı… Ortaokulda okuyordum…
Laf aramızda ortaokulu 5 yılda bitirmiştim ve son sınıfa geçtiğimde sınıfımızda 15 Ermeni arkadaşımız vardı.
Sınıf öğretmenimiz, Murat (Andre) Diktaş ve Mahmut Altın’la beni aynı sıraya oturtmuştu..
“Okulda Murat denilen Andre Ermeni, Mahmut da Kürt çocuklarıydı…”
Kısa zamanda kaynaşmış ve birbirinden ayrılmaz 3 arkadaş olmuştuk.
Okul dışı zamanlarımız da hemen her gün beraber geçerdi.
Bahçelerden beraber erik çalardık, beraber sinemaya giderdik, kar-kış demeden beraber top oynardık, ders çalışma bahanesiyle birbirimizin evlerine gider, orada yatıya kalırdık.
Analarımız için hepimiz, “onların çocuklarıydık.”
Aynı banyoda bizleri ayırt etmeden elleriyle yıkarlardı.
Ramazan ve Kurban bayramlarında Andre, en iyi elbiselerini giyer, babamın ve anamın ellerini öper, bayram harçlığını alırdı.
Ben de, Mahmut’la beraber Paskalya Bayramı’nda Andrelere gider, rengârenk boyanmış yumurtaları mendillerimize sarar, Paskalya çöreğini yerdik.
Andre’nin babası Kevork Amca, şapka imal eder ve satardı.
Mahmut’un babası, o çok küçükken ölmüştü.
Çok yoksul olduklarından anası onu Çocuk Esirgeme Kurumuna vermişti.
Okuldan sonra ya benim babamın berber dükkanında buluşurduk, ya da Kevork Amcanın şapkacı dükkânında.
Babam ve Kevork Amca hiç birimizi ayırmaz, 25’er kuruş harçlık verirdi.
Mahmut’un abisi kaportacı birinin yanında çalışırdı.
Baharın ilk cumartesi, yarım günlük okuldan çıktıktan sonra daha kapının önündeydik ki, Mahmut’un amcaoğlu nefes nefese okul çıkışına gelmiş ve acele Mahmut’u eve çağırmıştı.
Hep birlikte Mahmutların evine doğru koşarken, olayı öğrenmiştik.
Abisi, tamir ettikleri bir otobüsün yan yatması sonunda altında kalmış ve ölmüştü.
Beraber ağlamıştık 3 gün boyunca…
Anam ve Andre’nin anası Suzi Teyze de, Mahmut’un anasının Kürtçe ağıtıyla ağlaşmışlardı…
Mahmut’un abisinin ölümünden 10 gün sonra anam, evde onun için mevlit okutmuş, hatim indirmişti.
Bir gece Andrelerde kaldığımda Suzi Teyze’nin, evlerindeki İsa İkonuna mum yakıp önünde diz çöktüğünü gördüğümde sormuştum,
- Annen ne yapıyor?
- Annem her pazar, Mahmut’un abisinin ruhuna dua ediyor, Onun için mumlar yakıyor…
Ben Sivas ilk öğretmen okuluna gittiğimde Andre liseye, Mahmut da sanat okulu, tornacılık bölümüne başlamışlardı.
Öğretmen olup döndüğümde Adrelerin, Kanada’ya göç ettiklerini öğrendim.
Onlar kentte kalan son Ermeni ailesiydi.
Birkaç mahallede yaşayan binlerce Ermeni aile, 10 yılda göçüp gittiler.
Çünkü hiçbiri “isimlerini ve dinlerini değiştirmek istememişlerdi.”
Mahmut, halen Almanya’da işçi…
Bayramda telefonla konuştuk ve çocukluk günlerimizi birbirimize anlattık.
Ailesini de almış yanına, çocukları ve torunlarıyla beraber yaşıyorlarmış…
Ve asla dönmeyi düşünmüyor…
Beynine sağlık! Seninle gurur duyuyorum!
Eski dostluklar kardeşten ileriymiş