Bugün farklılıklardan bahsetmek istiyorum. Bizden olmayandan, parmakla gösterilenden biraz da zıtlıklardan.
Geçen kış arkadaşlarla Kapadokya gezisi yapmış, bir şarap üreticisinden şaraplar hakkında bilgiler almıştık. Sohbet sırasında asıl mesleği öğretmenlik olan uzman, şuna değindi; “Doğrular, yalanlar olmasa ne işe yarardı?” Aslında hep konuştuğumuz, kendimizce felsefe yaptığımız bir konudur bu. Sadece günlük hayata çok uyarlayamadığımızı düşünüyorum, özellikle yeniliğe kapalı olan insanlar tarafından. Hatta öyle ki bizden olmayanı pasif tepkiyle, görmemezlikten gelmek bir yana dursun, aktif halde itip kakıyoruz. Karalıyoruz.
Konu her şey olabilir. LGBT olabilir, konu farklı olanı çirkin kılmak olabilir, ekonomik sınıflandırma olabilir… Olabilir de olabilir. Ne istersen.
Ancak bilinmelidir ki çeşitlilik varsa ve biz bunları normal karşılayabiliyorsak, kendimizi özgür ve özgün hissedebiliriz. Düşünsenize pazarda bir çok mısır tezgahı var ve siz, hem kendi bütçenize uygun olanı hem de beğendiğinizi alıyorsunuz. Markete giriyorsunuz, tadı iyi olan suyu alıyorsunuz. Birçok partner adayı var, size kendinizi iyi hissettireni eş olarak seçiyorsunuz gibi gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Ben farklı insan olmayı, farklı ahlaki normları, farklı fikirleri, farklı tercihleri de işte bundan seviyorum. Hepsi bir çeşit. Eğer farklılığın tehlike olmadığını, sizi değiştirmek zorunda olmadığını, değişimin siz istediğinizde gerçekleştiği bilincine erişirseniz; farklılık sizin için bir problem olmaktan çoktan çıkıp, güllerin arasında lale oluverir. Lalenin pazardaki bir diğer mısır satıcısının tezgahındaki mısırdan hiçbir farkı yok aslında. Bir çeşitlilik sembolü. Alternatif sembolü. Görünüşü farklı.
Konuya bir de şu yönden örneklendirmek istiyorum; seçimler. Evini boyamak isteyen birinin elinde sadece üç renk seçeneği olduğunu düşünelim. Dördüncü rengi hiç öğrenmemiş. Dolayısı ile seçeceği üçünden biri olmak durumunda. Peki daha çok olsaydı yine de o üçünden birini seçer miydi? Yani farklılıklar bırakın da bizim için bir seçenek olsun. Tü kaka değil.