Geçtiğimiz haftalarda Antalya'mızın Kumluca ve Finike ilçelerinde meydana gelen sel felaketi büyük hasara neden olmuştu. İş yerleri, konutlar, meyve bahçeleri ve sera alanları sular altında kalmıştı. Birçok vatandaşımız mağdur olmuştu.
Yaşanan selin akabinde mağdur olanlarla devletimizin yetkilileri yakından ilgilenmeye devam ediyorlar. Bu ilginin yoğunluğunu elbette bakanlarımızın bölgeye gelmesine bağlıyorum.
Hafta sonu sel mağduru bazı üreticilerle görüştüm. Seraları ziyaret ettim. Yaklaşık 50 cm yüksekliğe ulaşan ve bir gün sera içerisinde kalan suların olumsuz etkileri görülmeye başlamış.
Bitki üzerindeyken yükselen sular içerisinde kalan meyveler çürümeye başlamış bile. Üreticiler selden hemen sonra, asitli ve taşınan suların zararlı etkisine karşı meyveler zarar görmesin diye meyveleri pülverizatör ile yıkasalar bile çözüm olmamış. Yere dökülüyorlar.
Meyveler ve bitkilerde kurşuni küf gibi bazı fungal hastalıklar ortaya çıkmaya başlamış. Bitkiler soluyorlar. Çamur içerisinde kalan bitki kökleri yaşamıyor. Dalında meyveler haşlanmış gibi buruşmaya başlamış.
Biber seralarında da bitkiler sararmaya ve solmaya başlamış. Önümüzdeki günlerde selin etkileri artmaya devam edecek. Üreticilerin mağduriyeti ise katlanarak devam edecek. Geçtiğimiz hafta değinmeye çalıştığımız fideliklerin etkilerinin nasıl olacağını ise ilerleyen aylarda daha net görmeye başlayacağız.
Konuştuğum üreticilerden bizzat öğrendiğim kadarıyla devletimiz çiftçilerimize ve diğer mağdur durumda olan kişilere yardım etmeye devam ediyorlar. TARSİM sigortası yaptırandan yaptırmayana kadar herkes ile ilgileniyorlar.
Selden zarar görüp de bir yetkilinin uğramadığı yer yok desek yeridir. Hasar tespit çalışmaları tamamlanmak üzere. Ancak tespit çalışmalarının hemen bitirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Ancak sel ile ilgili altı çizilmesi gereken önemli bir durum daha var. Bu da selin etkisini arttıran bazı konuların gözden kaçırılmaması gerektiği. Sera alanlarının yakınlarında bulunan ve şehir merkezlerinden geçen dere yataklarının tıkanması unutulmamalıdır.
Atılan çöpler ve sera atıkları derelerin taşmasına neden olmuştur. Derelere önceden düşmüş, suların etkisiyle taşınan odunlar bile var.
Blok halinde ya da birbirine yakın seraların arasını temizlemeyen üreticilere sanırım iyi bir akıl parası olmuştur. Ovalarda, bahçe içerisinde bulunan seraların yakınlarındaki arıklar tıkanmış ve temizlenmemiş.
Bunların bir kısmından çiftçiler sorumlu iken bir kısmından da belediyeler sorumlu. Eğer temizlik işleri daha önceden halledilebilseydi belki de selin zararı biraz daha az olabilirdi.
Evet, metrekareye 200 kilonun üzerinde yağmur suyu düştü. Bu rakamın oldukça yüksek olduğunun farkındayım. Ancak şunu da bilmemiz gerekiyor: Yaşadığımız çevreye baktığımızda büyük dere yatakları nasıl oluşmuş düşünmemiz gerekiyor. Yani bu kadar yağmur ya da birikmiş yağmur suları sanırım ilk defa olmuyor.
Dere yataklarını kapatan, şehirleşmeyi sağlarken alt yapısını düşünmeyen biziz. Önce bunlara tedbir alabilirsek devlet nerede diye sorulmasının önüne geçmiş oluruz.
Velhasıl, yaşanan doğal afetler sonrasında Türkiye'miz gereğini yapıyor. Kumluca ve Finike için de gereği yerine getirilmektedir. Devletimiz sağ olsun…