Tarım sektörü sadece ülkemiz açısından değil bütün dünya açısından stratejik bir sektördür. Ve önemi her geçen gün artmaktadır. “Hızla artan dünya nüfusunun beslenebilmesi için üretimi artırmak zorundayız.” Bunun klişeleşmiş bir ifade olduğunun da altını çizmekte fayda var.
Dünya genelindeki mevcut üretimin insanlığa yetebileceği, adaletsiz paylaşımın gıda sorununa neden olduğunu da ifade etmekte yarar vardır. Fakat mevcut koşullar altında bazı ülkelerin gıdaya ulaşımı kolayken bazıları kriz içerisindedir. Bu haliyle 2050 yılında ortaya çıkacak nüfusu doyurmanın yolu yaklaşık %70 üretimi artırmaktan geçiyor.
Tarımsal üretimi artırmanın en önemli yolu, üretim yapılacak yeni tarım arazileri giderek azaldığından, birim alandan elde edilecek verimi artırmaktır. Ve bunu yaparken de daha az maliyetle olması gerekiyor.
Üretimi artırmak için teknolojiden ve yeni üretim metotlarından, araçlarından yararlanmak elzemdir. Bu noktada sürekli yeni kavramların ortaya çıktığını görüyoruz. Akıllı tarım, dijital dönüşüm, permakültür, algoritmik tarım, inovatif tarım, halka bahçeler, çatı tarımı gibi ifadeler bunlardan bazılarıdır.
Aslında tarımsal üretim içerisinde getirilen bir yenilik ya da farklı bir bakış açısı bazen yeni kavramlar ile ifade edilmeye çalışılıyor.
Örneğin çatı tarımı ile ifade edilmek istenen şehir merkezlerinde binaların çatılarında yapılan tarımdır. Hangi bitki türü daha ekonomiktir ya da ekonomik önemi vardır, ayrıca tartışılabilir.
Yani şehrin hemen yanı başındaki toprakları betona teslim edip, binaların çatısında tarım yapacağız. Chicago'dan bir de örnek veriliyor. Tarım ilacı kullanmadan %100 yenilenebilir enerji ile üretim yapılıyormuş. Egzoz gazları vb. zararlı etmenler yok sayılarak hem de.
Permakültür tarımı kurtaracak yeni bir dönüşüm herhalde. Orman alanlarında ya da doğada görülen ortam modelleniyor. Gıda ihtiyacını bu şekilde sağlamaya çalışırken, ıskaladığımız başka konular olabilir mi?
Algoritmik modeller kurarak hangi alanda hangi bitki türü yetiştirilecek bilebiliyoruz. Havza modelini başardık, üretim planlamasını hallettik, şimdi de buna mı geçeceğiz?
Akıllı tarım ya da dijital dönüşüm dediğimiz şey tarımda teknolojiden daha fazla yararlanma olayıdır. Sükseli isimlerin yaptığı, tarımsal üretime katkı koymak. Doğru, tarımda teknolojiden mutlaka yararlanmalıyız. Ancak bunları tanıtırken yeni bir tarım meydana getirmiyoruz.
Yaşlanan kırsal kesime bu kavramlar cicili biçili gelebilir. Ve anlatılması da zaman alabilir.
Tarım arazilerini korumak, köylerin boşalmasının önüne geçmeye de yeni süslü isimler bulalım da köylere geri dönüşümü hızlandıralım derim.
Yukarıdaki satırlardan yeniliklere karşı olduğum anlaşılmasın. Benim derdim süslü kavramlar yerine, getirilen yenilikler tarımsal üretimde yaygınlaştırılmalıdır. Ve kaliteyi arttırıcı şekilde olması önemlidir.
Süslü ifadelerin ardında makamdan, ithalata, teşvike kadar birçok rant olabilir mi? Kavramların rantı yerine tarıma gereken önem verilmelidir.