Hayatımızın içerisinde her daim giren çıkan kavramlar var. Bir dönem moda olup yerini yenilerine bırakıyor. O da olmadı başkasına geçilerek yola devam ediliyor. Kavramların peşine takılıp gitmek, bana göre günün sonunda masum bir arayışa yol açmıyor…
Günlük yaşamımızda olduğu kadar sık olmasa da tarım sektöründe de yeni kavramlarla karşılaşıyoruz. Bu kavramların ne anlama geldiğini toplumun her kesimi ve özellikle tarımla uğraşanlar kavrayamadan, belli kuralları ile uygulamaya girebiliyor.
En son konuşulan, tarımla ilgili sohbetlerde, değerlendirmelerde ve bazı yazılarda yer almaya başlayan kavram “Rejeneratif Tarım”.
Rejeneratif Tarım kavramının ne olduğunu ziraat mühendisleri öğrenemeden, hatta üniversitelerdeki ilgili bilim adamları tam olarak neye denk gelir diye düşünürken, bir de bakmışız bakanlıkların uygulamaları arasına girmiş olarak göreceğiz.
Bu kavramla ilgili olarak Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selim Çetiner Hoca birçok değerlendirmesinin yanında şunları ifade ediyor:
“Pırıltılı unvanlar altında öğrencilerine temel bilim öğretmeden mühendislik diploması verip küresel şirketlere prekarya yetiştiren postmodern üniversiteler gibi pazarlama şirketleri de organik standartları taşımayan ürünlere rejeneratif tarım ürünleri adı altında pazar yaratıyorlar. Bunların her ikisinin de sürdürülebilir olmadığı son derece açık. Ancak hakikatin önemsizleştiği günümüzde bunların farkına varıp mücadele edecek insanların sayısı azalırken mücadele ortamı da gittikçe daralıyor.”
Selim Hoca kısa bir değerlendirmeyle çok uzun anlamları dile getirmiş. Sektörün içerisinden bakmak önemli, ancak bir de dışına çıkıp üstten sektöre girip-çıkanları kontrol etmek ve değerlendirmek de önemli. Eğer sektörümüzü iyi inceleyebilirsek Selim Hoca’nın ne demek istediği daha net anlaşılacaktır.
“Rejeneratif Tarım” nedir sorusunun cevabını Ticaret Bakanlığımızın web adresinde de görebiliyoruz. Şu ifadeler yer alıyor: “Rejeneratif çiftçilik veya rejeneratif tarım, ekili arazilerdeki toprak koşullarını iyileştiren uygulamalar için genel bir terimdir. Kapsamlı olmamakla birlikte, bazı rejeneratif uygulama örnekleri arasında sentetik pestisit ve gübre kullanımının azaltılması, daha az sıklıkta toprak işleme ve örtü ekimi yer alır. Yenileyici Tarım hareketi, tüketicilerin kendi sağlıkları ve gıda üretiminin çevre üzerindeki etkisi konusunda daha bilinçli hale gelmesiyle son yıllarda bir patlama görmüştür.”
Bu bilgiler için yeni bir kavrama gerek var mı? Sektörümüzün uzun yıllardır bu konular üzerine çalışıyor. Yeni kavramları gelişmekte olan ülkelerin gündemine sokmanın bir amacı olmalı. Bakanlıklarımız kafa karışıklıklarını gidermeli. Ancak belirli amaca yöneldiği anlaşılanlar konusunda da halkımızı uyarıcı da olmalıdır.
Türkçe anlamlandırılmasıyla “yenileyici ya da onarıcı tarım” olarak ortaya atılan bu kavramda kafa karışıklığı var. Bu ifadeye alternatif olarak alternatif tarım, biyodinamik tarım, agroekolojik tarım, doğala özdeş tarım, karbon tarımı, sürdürülebilir tarım vb. isimler kullanılıyor. Sanki alternatif olarak diğer kavramları herkes anladı, algıladı da yenisi ortaya çıktı.
Selim Çetiner Hoca birçok makale ve internet incelemesi neticesinde, birçoğuna ben de baktım, Rejeneratif tarımı savunanların kendilerini bağlayacak bir tanım yapmaktan kaçınmaları aslında konunun öyle pek de göründüğü kadar basit olmadığı ve tanımın zaman içerisinde evrileceği beklentisi olduğunu yazıyor.
Yani aslında ortada net bir tanımlama yok. Biraz organik tarım, biraz iyi tarım uygulamaları, biraz toprak iyileştirilmesi, biraz kimyasal kullanımın azaltılması gibi güzel süslü ifadelerin kullanılmasıyla içinin doldurulmaya çalışılacağı bir kavram durumunda.
Önümüzdeki süreçte, tahminime göre, diğer yeni kavramlarda olduğu gibi yurt dışından gelmiş ya da eğitim sürecini oralarda tamamlamış (özellikle ABD ve İngiltere) olanların sivrilmesiyle, sanki mevcut halde yokmuş gibi onarıcı tarımın, sektör uygulamalarımız arasına ismen gireceğini düşünüyorum. TÜBİTAK ve benzeri kurumlarımızda proje destekleri yaparlar. Bu kavram bol bol gündem oluşturur.
Sonra yenisine geçeriz ve aynı kesim yine aynı etkinlikte yollarına devam ederler. Kafa karışıklıkları içerisinde tarım sektörümüz yalpalamaya devam eder. Yeni uygulamalar, yeni düzenlemeler, yeni dersler, devam eden şovlar ve en sonunda sorunlarıyla baş edemeyen ve küçülen sektör olarak yolumuza devam ederiz.
Tarıma ilgisi olan gençleri ziraat mühendisi yapmak yerine, boşta kalmamak adına ziraat fakültelerine gelen gençlerle sektöre yol bulmaya çalışırız.
Son söz: Tarımla ilgili eğitimin ne olacağı/olması gerektiği hakkında emin olamayan ve deneme yanılmaya devam edilmesini de yeni kavramların ortaya atılmasından ayrı düşünmeyelim.
Elinize sağlık. Türkiye ve dünyada, onarıcı tarım hareketi olarak yıllardır konuştuğumuz bir tehlike idi bu, şimdilerde gerçekleşiyor. Üzerine detaylı konuşabilir, hatta belki kamuya açık bir söyleşi yapabiliriz.