Zeytin ve zeytinyağı, tarım ürünleri içerisinde son günlerde en fazla konuşanlar arasında yer alıyor. Hem sofralık zeytinin hem de zeytinyağının fiyatı geçtiğimiz yıla göre aşırı artmış durumda.
Yaşanan fiyat artışlarının bazı sebepleri var. Bunların en başında küresel iklim değişikliği dolayısıyla yaşanan kuraklık gösteriliyor. Küresel ısınma ve iklim krizine bağlanan bu sebebin ne kadar süreceğini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Yani gelecek yıl iki yıl önceki rekolteyi yakalarsak, iklim değişikliği bitti mi diyeceğiz, hep birlikte göreceğiz. Ancak bu yıl dünya genelinde yaşanan sıcak hava dalgaları ve dengesiz hava durumunun birçok meyve türünü olumsuz etkilediğini biliyoruz.
Zeytindeki düşük rekoltenin bir diğer sebebi ise bu yıl yok yılı denilmesidir. Yok yılı demek aslında zeytindeki periyodisiteyi göstermektedir. Yani zeytin bir yıl bol meyve verir, ertesi yıl az meyve verir ya da hiç meyve vermez. Buna da mutlaka periyodisite veya zayıf periyodisite denilir.
TÜİK verilerine göre 2021 yılında 1 milyon 738 bin ton zeytin üretimi var. Bu rakam 2022 yılında 2 milyon 976 bin ton olarak elde edilmiş. TÜİK 2023 yılı için yaptığı ikinci tahminde zeytin rekoltesini 1 350 bin ton olarak öngörüyor. Yani %54’lük bir azalmayla karşı karşıya kalacağız. Bu tahminin ne derece doğru olup olmadığını ise yıl sonunda anlarız. Ancak bu yıl rekoltede azalma olduğunu, etrafımızdan ve zeytincilik bölgelerinden gözlemliyoruz.
Bu arada bazı zeytin üreticilerinde verim kaybı olmadığını duyabiliriz. Bu durum zeytin çeşitleri, üretim bölgelerindeki iklimin farklı etkileri ve yetiştiricilik teknikleriyle ilgilidir.
Vatandaşlarımızın fiyatlarla doğrudan karşılaştıkları yerler halk pazarlarıdır. Yaz sonunda 30-40 liralara satılan taze zeytinlerin fiyatı şimdilerde 80-100 TL’den alıcı buluyor. Zeytinyağı ise geçtiğimiz yıl ortalama 100 TL’den satılırken bu yıl 230-300 civarında diyebiliriz. Ben Finike’den 230 TL’den aldım.
Önümüzdeki günlerde fiyatların daha da artması bekleniyor. Zeytin ve zeytinyağı fiyatlarındaki aşırı artış sadece Türkiye’de değil. Bütün dünya aynı sorunu yaşıyor. Zeytinyağı fiyatının 600 lirayı görebileceği söyleniyor.
Zeytindeki üretim kaybı diğer zeytin üreticisi ülkelerde de var. Aslında bu kriz bizim değil, Avrupa’nın krizi. Türkiyemiz diğer ülkelere göre avantajlı diyebiliriz.
Zeytinyağında fiyat farklılıkları da var. Bunu yağın asitlik oranıyla ilgili olduğunu söylemeliyiz. Yani yağın elde edilme şekline göre, kalitesine göre değişiyor. Örneğin TARİŞ bu yıl 295 TL’den fiyat açıkladı deniliyor. Aslında TARİŞ 0,3 asitliğe sahip, en kaliteli yağın fiyatını 295 TL olarak belirlemiş durumda. 0,8 asitliğe sahip yağ ise 200-250 TL civarında.
Ancak bu noktada başka bir konuya dikkat çekmek gerekiyor. Zeytinyağı konusunda örnek gösterilen İspanya’da fiyat artışlarının devam etmediği, Akhisar Ziraat Odası Başkanı tarafından bir basın açıklamasında ifade edilmiştir. Öyleyse Türkiye’de sürekli artıştan bahsedilmesi veya böyle bir algı oluşturulması fırsatçılara kapı aralayacaktır. Yetkililere aman dikkat diyelim.
Bir de sahte zeytinyağı satışları mevcut. Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı’nın da belirttiği gibi bitkisel yağlarla karıştırılan, gıda boyalarıyla çok güzel renge döndürülen ve ucuz diye satılan yağlara da dikkat etmeliyiz. Zeytinin üretim maliyetinin altında satış yapmak akıl işi değil. Tüketicilerimizin kandırılmasına izin vermeyelim.
Son olarak oluşan fiyatlar üzerindeki maliyet etkisinin de altını çizmeliyiz. Gübre, sulama, ilaçlama, işçilik, yağ çıkarma vb. maliyetler almış başını gidiyor. İç piyasada fiyatları kontrol etmenin bir yolu da ihracatı kısıtlamak olabilir. Ancak hazır pazarlarımızı kaybetmemize yol açabilir. Bu önlemin yanında girdi fiyatlarındaki kontrolsüz artışlar ve desteklemeleri de düşünmeliyiz.
Zeytinyağı sağlıklı beslenmek demektir. İnsanlarımızın sağlıklı beslenmesi için DENETİM ve KONTROL çok önemlidir.
Unutmayalım DENETİM de bir desteklemedir.