Sebze üretimi açısından sahil kesimi ile yayla bölgelerinde yapılan üretimler birbirilerine karışmaya başladı. Sahil bitmeden yaylada üretim çalışmaları başlıyor. Yayla bölgelerinde üretim bitmeden sahilde yetiştiriciliğe başlanıyor.
Yaz aylarında sebze üretiminin en yoğun yapıldığı yerler yüksek rakımlı, yayla bölgeleri dediğimiz üretim alanlarıdır.
Antalya çevresini dikkate alırsak, Elmalı ve Korkuteli’nin köyleri ilk akla gelen üretim yöreleri. Bunun yanında Burdur iline bağlı Söğüt ise yoğun şekilde serada üretim yapılan başka bir üretim merkezi. Türkiye genelinde bu şekilde birçok üretim merkezimiz var.
Son yıllarda yayla bölgelerinde yapılan serada sebze üretimi çiftçilerimize para kazandırıyor. Sahil kesimine göre biraz daha düşük maliyeti göz önüne alırsak daha kazançlı bir üretim diyebiliriz. Ancak sebze üretiminde her daim para kazanmak mümkün değildir. Çoğu zaman zarar da edilmektedir.
Tarımsal üretimin bir maliyeti var. Halk pazarlarına ve market reyonlarına göre çiftçilerin çok yüksek kazançlar elde ettiği düşünülmemeli. Tarla fiyatı ile pazar fiyatı arasında neredeyse 3 kat ve fazlası fark ortaya çıkıyor.
Sebze üretiminin bir de tüketici tarafını, yani şehirlerde yaşayan insanlarımızın cebinden çıkan parayı düşünmek durumundayız. Fiyatlar yüksek diye hemen sert önlemler almak yerine, maliyeti hesaba katmalıyız. Konunun bir de üreticinin yetiştirdiği sebzeleri satamaması tarafı var. Her durumda devlet yetkililerimize önemli görevler düşüyor.
Geçtiğimiz hafta Elmalı ve Söğüt’ten aldığımız haberlere göre hıyar üreticileri ürünlerini çöpe dökmek zorunda kalmışlar. Bunun nedeni çiftçinin ucuza satış yapması ya da kimse yemesin diye değil.
Hasat aşamasına gelmiş hıyar meyveleri 2-3 günde bir toplanmak durumunda. Eğer hasat yapılmaz ise daha sonra büyüyecek meyveler olumsuz etkilenirler.
Çiftçilerimiz hıyar meyvelerini hasat ediyorlar ve satacak kimse bulamıyorlar. Yani üretim bölgelerindeki hallerde alıcı bulunamıyor. Bu durumda çöpe dökülmek zorunda kalıyor. Zaten 1-2 liraya satan çiftçilerde para kazanamazlar.
Seçime doğru gidilen zaman dilimlerinde, daha az sebze piyasaya çıktığında fiyatlar çok yükseliyor. Fiyatların düşmesi için bedava dağıtım, tanzim satış gibi değişik önlemelere baş vuruluyor. Elbette tüketici şikayetlerini azaltmak adına yapılıyor.
Peki, hıyarlar çöpe dökülürken yetkililerimiz devreye giremezler mi?
Örneğin fiyatlar yükselince ya da fahiş fiyatların önüne geçebilmek için sürekli Tarım Kredi Kooperatiflerinden bahsettik. Şube sayılarını hızla arttırdık.
Tarım Kredi Kooperatifleri hıyarların çöpe dökülmesi yerine az da olsa üreticilerden bu meyveleri satın alamazlar mı? Komisyoncudan demiyorum, doğrudan üreticiden alınacak.
Ucuza alıp, ucuza satış yapmak mümkün. Hem üretici bir miktar zararını önleyecek hem de tüketiciler biraz daha ucuz sebze tüketecek. Tarım kredi kooperatiflerine da bu vesile ile daha fazla müşteri gidecek.
Unutmayalım tarımsal üretimde bir kişinin yevmiyesi 400-500 TL’ye ulaşmış durumda. Fide, sera plastiği, gübreleme, ilaçlama vb. masrafları düşününce çiftçiler zor durumda kalıyorlar.
Bu konuda elini taşın altına sokması gereken bir de belediyelerimiz var. Yaz dönemlerinde sürekli konser, etkinlik yapıyorlar. Acaba buralara ayırdıkları paraların bir kısmını köylülerimize ayıramazlar mı?
Bunu da her zaman yapmayacaklar. Belediyelere bağlı toptancı hallerinde sebzeler alıcı bulamadığında devreye girecekler. Örneğin sadece 2 hafta hıyar üreticisine destek olmak çok zor değildi. Hem çöpe sebze dökülmeyecek hem de tüketici ucuz yiyecek.
Kestirmeden söyleyelim. Yüksek sebze fiyatları karşısında tüketiciyi ya da zarar etmemeleri için çiftçiyi koruma hususunda samimi olmalıyız.