Bu yazıyı az sonra bahsedeceğim bir Danıştay kararı nedeniyle yazıyorum.
Türkiye’de her nedense bazı konularda yapılan düzenlemelerde keyfekeder hallerdeyiz. Nasıl bu hale gelebiliyoruz, sorgulanması gerekiyor.
Biz kararı alalım, uygulayalım, itiraz eden mahkemeye başvursun, gerisine sonra bakarız anlayışı hakim olabiliyor. Bu kesinlikle doğru bir yaklaşım olamaz. Bu tür kararların alındığı yerlerin toplum nezdinde önemli kurumlar olması ise ayrı bir üzüntü hali.
Yüksek Öğretim Kurumumuzdan bir örnek verelim. Kıymetli YÖK yetkilileri, lütfen bana kızmayın. Konuşulanlar kurumun imajına zarar verdiğinden yazmak istedim.
Üniversitelerde öğretim elamanlarının gösterdikleri performanslara göre maaşlarına ilave yapılmaktadır. Verilen ücretlerin çok da yüksek olmadığını belirtelim.
Akademik performansların değerlendirilebilmesi için Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliği bulunmaktadır. Yapılanlar bu Yönetmelik kapsamında değerlendirilmektedir. Her yıl 1 Ocak-31 Aralık tarihleri arasındaki faaliyetler dosyalanır ve ilgili komisyonlara sunulur.
2019 yılındaki faaliyetlerimizi 2018 yılındaki Yönetmeliğe göre yaptık ve dosyalarımızı buna göre hazırlamıştık. Ancak 17 Ocak 2020 tarihinde yeni bir Akademik Teşvik Yönetmeliği yayınlandı. Bu Yönetmelik 2019 yılı için çıkarılmıştı ve bu şekilde uygulandı.
Yeni çıkarılan Yönetmelikte, bir öncekinde yer verilen faaliyetlerin bir kısmı yoktu. Hazırlıklar ise önceki Yönetmeliğe göre yapılmıştı. O dönemde de bu Yönetmeliğin geriye yönelik uygulanmaması gerektiğini savunuyordum.
14 Eylül 2022 tarihinde, Danıştay 8. Dairesi 17 Ocak 2020’de çıkarılan Yönetmeliğin geriye uygulanamayacağı kararını verdi. “Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” maddesi iptal ediliyor.
Alınan kararda Danıştay Savcısı sunduğu görüşte “Kural olarak; kanun, kanun hükmünde kararname, yönetmelik ve diğer düzenleyici metinler, Resmi Gazete'de yayımlandıkları tarihte yürürlüğe girerler ve yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki iş ve işlemlerde uygulanırlar.” diyor. Yani geriye dönük çalıştırılamaz diyor.
Yüksek Öğretim Kurumumuzun yaptığı düzenleme doğru olabilir. Haklı gerekçelerle Yönetmelik değişikliği yapılmış olabilir. Akademik teşvikten yararlanacağız diye doğru olmayan işler yapan öğretim elamanlarımız olabilir. Bunun yolu yönetmeliği bir yıl sonra çıkarıp, bir yıl öncesine uygulamak olmamalı. Örneğin 2023 yılı için bir değişiklik düşünülüyorsa hala yayımlanmış değil.
Bu konuyla ilgili yönetmeliği idari personeller hazırlıyorsa, dikkatlerden kaçmasın diye kurul üyeleri dikkatli inceleyebilirdi.
Yönetmelik hazırlığında ünvanlı hocalarımızdan olduğunu tahmin ediyorum. Bu ise üzüntü verici. Bir hukuki metnin geriye dönük çalışmayacağını bilirler diye düşünüyorum.
Acaba YÖK Hukuk Müşavirliğinin dikkatinden mi kaçtı?
Şimdi onlarca öğretim elamanı geriye dönük olarak evrak hazırlayacaklar. Bu evraklar ilgili komisyonlarda incelenecek. O döneme ait ücretlendirmeler yapılacak ve hak edenler ücretlerini bugünkü değerden isteyecekler. Bunca işgücü israfına, zaman kaybına ve bir de geriye dönük ödemeye gerek var mıydı?
Danıştay 8. Dairenin ilgili kararda yaptığı hukuki değerlendirmede geçen şu ifadeleri önemli buluyorum: “Hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından biri olan "hukuk güvenliği" ile hukuk normlarının öngörülebilir olması, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesi, Devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınması, kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, önceden oluşmuş hukuksal durumların, sonradan yapılacak işlemlerle değiştirilmesi, hukuktan beklenen ve sağlanması gereken güvenle bağdaşmayacaktır.”
Bu arada, bu şekilde bazı düzenlemelerin geriye çalıştırıldığı birçok konu ve kurumun olabileceğini göz ardı etmeyelim.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığımızın Türkiye genelindeki detaylı incelemeleri ve uyarıları öğretim elamanlarına yardım edecektir.