Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen YLSY Bursluluk Programı ile ilgili daha önce görüşlerimi aktarmıştım. Bu programın ülkemizin çıkarlarına yönelik gözlemlerime devam edeceğim. Öncelikle YLSY nedir, bu konuda bilgi verelim.
Yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanı ile kamu kurum ve kuruluşlarının yetişmiş insan kaynağı ihtiyacını karşılanması amacıyla mecburi hizmet karşılığında, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen yurt dışı lisansüstü öğrenim bursluluk programıdır.
Programın amacı şu şekilde belirtiliyor: Ülkemizin ihtiyaç duyduğu bilim ve teknoloji transferini gerçekleştirmeye yönelik olarak, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan sınavla burslu statüde lisansüstü öğrenim görmek üzere yurt dışına öğrenci gönderilmesi suretiyle üniversiteler ile kamu kurum ve kuruluşlarının yetişmiş insan kaynağı ihtiyacını karşılamaktır.
YLSY Bursluluk Programı kapsamında Tarım Bakanlığımız adına da lisansüstü eğitim için yurt dışına öğrenci gönderilmeye devam ediyor. Tarım Bakanlığımız için yurt dışında eğitimlerini tamamlayanların atamaları yapılıp görev yapmaya başladılar. Bakanlığımız bu kişilerden nasıl, ne derece de ve gerçekten beklenildiği şekilde faydalanabilecek mi, bunu zaman içerisinde göreceğiz.
Fazla uzatmadan YLSY kapsamındaki ziraat mühendislerimiz ile ilgili madde madde değerlendirmelerimi aşağıda ifade etmeye çalışacağım.
Gönderilen/gönderilecek ziraat mühendislerimizin ihtiyaca göre seçildiklerini düşünüyorum.
Kendi çalışma alanımız ile ilgili gönderilen ziraat mühendislerimizin yurt dışında çalıştıkları konuların yenilikçi ve ülkemizin ihtiyacına yönelik olduğunu düşünüyorum. Sebze ıslahındaki yeni teknolojiler üzerine lisansüstü tezler hazırlattıklarını görüyoruz.
Ancak yurda dönen gençlerimizin hangi alanlarda çalıştıkları/çalıştırıldıkları asıl üzerinde durulması gereken konu diye düşünüyorum.Yani hangi konuda seçilerek gönderildiler ve buna göre çalışabiliyorlar mı?
Bazı genç mühendislerimiz sebze ıslahında yurt dışında lisansüstü eğitim görmelerine rağmen dönüşlerinde farklı alanlarda çalıştıklarını duyuyoruz. Bu diğer bilim alanlarında da var.
YLSY kapsamında kısa sürede iş edinme fırsatı yakalayan gençlerimizin çalışma alanları, atandıkları kurumun amirine bağlı olabiliyor. Yani keyfe keder bir tercih olacaksa, o zaman neden gönderildiler?
Yurt dışında Yüksek Lisans yapıp gelenler, doktora eğitimlerine yurt içinde devam edebiliyorlar. Eğitim hakkı kullanılmalı ve daha da uzmanlaşmak ülke yararımıza olacaktır. Ancak Yüksek Lisansın devamı doğrultusunda olması gerekirken, farklı bilim alanlarına kayılması YLSY’nin amacının dışına çıkmak olmuyor mu?
Doktora eğitimlerinde danışmanın keyfine kalmış ya da öğrencinin kendi çıkarına yönelik bir bilim alanının seçilmesinin YLSY’nin amacına aykırı olduğunu düşünüyorum.
YLSY kapsamında yurda dönenerek iş sahibi olanların çalışma performansları takip ediliyor mu? Bazılarının yurt dışında eğitim görme avantajını hava atmaya çevirdiklerini gözlemliyoruz. Bu gençler kadar şanslı olmayıp, 20 yılı aşkın süredir çalışan büyüklerinin yaptıkları işi hor görmek te neyin nesidir?
Yurt dışından gelen gençlerin bazıları serada ya da açık alanda çalışmak istemiyorlar. “Ben sıcak koşullarda çalışamıyorum, ben o işi yapmak istemiyorum, danışman hocam bu konuda doktora yaptırmak istiyor.” gibi ifadeler kulağımıza geliyor. Bu kabul edilemez.
YLSY şansını yakalayanların mecburi hizmet koşulu bana göre oldukça az. Bu süre mutlaka arttırılmalıdır. Neden mi? Bu gençlerden birisinin Türkiye’de doktora bittikten sonra mecburi hizmetim bitecek, ABD’ye geri döneceğim ifadesine bizzat şahit oldum.
Mecburi hizmet süresi yerine para cezası veya tazminatını bazı firmalar bile karşılayabilir. Eğer firmalar kendilerine yönelik büyük bir çıkar görürse bu paradan kaçınmazlar. Peki Tarım Bakanlığımız bunun önlemlerini aldı mı?
YLSY kapsamında hem uzmanlaşan hem de yabancı dillerini geliştiren gençlerimizin, yurt dışında tohum ürettirip Türkiye’ye getiren firmaları bizzat yurt dışında denetlemeleri gerektiğini düşünüyorum.Yurt içine farklı hastalıkların tohumla girebildiği unutulmamalıdır.
YLSY kapsamında yurt dışına gönderilen gençlerin seçiminde bazı ayrıntıların önem taşıdığını düşünüyorum. Ülkemize bağlılık, Türk Milletini temsil, psikolojik durum, yetenek vb. konular son derece önemli. İlgili kurumlarımız bu konuyu mutlaka detaylı değerlendirmelidir.
Velhasıl YLSY Bursluluk Programı amacına yönelik çalışmalı/çalıştırılmalıdır.
Halil hocam umarım bu yorumu okuyup, araştırmacı gazeteci olarak bu konularıda araştırırsın. İlk başta yurda dönen bursiyerin çalışma konusu üzerinde uzmanlaşmaya devam etmesi gerektiği konusunda kesinlikle haklısınız. Gelen bursiyer 7.Derecede kadroda teknik personel olarak göreve başladığından, bahsettiğiniz 20 yıllık akademik geçmişi olmayan mühendisin kapasitesi kadar çalışma konusu oluyor. Teknik raporunda istatistik olarak sadece tanımlayıcı tablo vermenin ötesine geçmeyen kişilerin içinde “yurtdışına gittinde ne oldu?” yaftamalarla uğraşan bursiyerler hakkında tek taraflı duyumlarla haber peşinde koşmanız YLSY programın gelişmesine yardımcı olmaz. Aday memurluk eğitimi yetmezmiş gibi aday araştırmacı statüsüyle bursiyerleri 2 yıl proje liderliği yapamamasına sebep olan 20 yıllık çalışanların, oluşturduğu vasatlar dayanışmasına destek olmuşsunuz. Doktora konusunda TAGEM 2 yıldır tez konusunu belirlemekte, lütfen takipçi olacağınızı belirtiğiniz konu hakkında günceli takip edelim
Bir YLSY li olarak yorumlardan üzüldüm. Kime boş adam dediğinize bakın. Boş boş yorum yerine yazının neresine itirazınız var. Sizler yurt dışında eğitim görmüş kişiler misiniz? Düne kadar işiniz yoktu, bugün işiniz var. Bu işe sahip olma amacınıza göre çalışmanız gerekir. Söylenmek istenen bu. Ben üzerime alınmadım.
Hayır, bazılarımızın gayet de işi vardı ve daha iyi uzmanlaşmak için yurtdışına çıktık. Yazının o kadar çok yerini beğenmiyoruz ki yazıyı toptan aşağılamak daha kolay geliyor. Yazı çok açık bir şekilde kişisel hırsla ve kötücül bir tutumla yazılmış. Halbuki eleştirilen konular profesyonelce yaklaşılması gereken konular. Son çare iş bulalım diye YLSY başvuranlardansanız asıl siz üzerinize alının.
İlk olarak konuya çok hakim olmadığınızı yapmış olduğunuz yorumlardan ve YLSY konusuna çok dar bir açıdan baktığınız çok aşikar. 1.Mesela master ve doktora yapmış olan bir bursiyerin minumum borcu $250k ve benim ve birçok arkadaşımın borcu $350k civarı. Sizce bu fiyatlar tek seferde ödenecek fiyatlar mı? 2. Bu bursa atılan imzalar ve kefillerden dolayı, bursiyerlerdeki stresi göz ardı etmişssiniz... Bu burstan dolayı intihar eden arkadaşlardan ya da evi dağılan kefillerden bahsetmemişsiniz. 3. Okullarda görülen ırkçılık ve ayrımcılıklarla çekilen zorluklardan, ya da danışmalardan dolayı çekilen zulümlerden hiç bahsetmemişsiniz... 4. Anadoludaki üniversitelerden birinden mezun olup, dünyadaki en iyi okullardan kabul alıp, master ve doktora sürecinde danışmanlarla hiç sorun yaşamadan doktorayı bitirdin diyelim, Üniversitelerde verilmeyen değer, kadro almak için liyakat değil, dayın olması gerektiğinden. 5. TR dizin makale saçmalığı... 2 yıldır dergide tanıdık yok diye basılmıyor.
Bizler üniversiteye geçmek için mi YLSY'yi kullanıyoruz? Kefiller neden stres yaşıyor? Gidilen kurum adına çalıştıktan sonra kefillere bir şey olmaz. Herkes ve her şey amacına göre olmalı. Sorun olmaz. YLSY burs programı sırasında gördüklerimi buraya aktarmıyorum bile.
Kim bu bos adam? Bilip bilmeden populist sacma sapan seyler yazmis.
YLSY'den yararlanan arkadaşlar, yazarın yazdıkları kapsamına girmiyorsanız neden rahatsız oldunuz? Siz gönderilme amacına uygun çalışıyorsanız, alınmanıza gerek yok.
Zorunlu gorev ve tazminat miktarlari artirmaktansa acaba bu arkadaslar neden ulkede kalmak istemiyor, ne gibi zorluklar cekiyor gibi sorulara deginmek gerekir bence
Sayın Halil hocam, bu yazıyı yazarken kaç ylsy burslusu ile konuştunuz acaba gerçekten merak ediyorum ve kaç tanesi yazdığınız kriterlere uyan duruşlar sergiliyor?