Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tarımla ilgili yeni düzenlemeler kabul edildi. “Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 422 Sayılı Kanun” ile tarımımız adına önemli kararlar verildiğini düşünüyorum. En azından yasal düzenlemenin bu halinden onu anlıyoruz. Ancak ilgili değişiklikle ilgili çekinceler de yok değil.
Yapılan değişikliklerin tarımsal üretim, sözleşmeli üretim, ormancılık ve ilaç etken maddesi olarak kenevir üretimi etrafında yoğunlaştığını ifade edebiliriz.
Bakanımız Vahit Kirişci, çıkarılan Kanun’a “devrim” niteliğinde ifadesini kullanıyor. İnşallah ifade ettiği gibi olur ve tarım sektörümüz baştan aşağı reforma kavuşur. Üreten, sektör içerisinde olanların dertlerine deva olan bir hale döner.
Kenevir üretimiyle ilgili olarak “Lif, tohum ve sap üretimi ile ilaç etkin maddesi elde etmeye yönelik çiçek ve yaprak üretimi amaçlı kenevir yetiştiriciliği, Tarım ve Orman Bakanlığının iznine tabidir.” deniliyor ve çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenecek. Cumhurbaşkanınca belirlenen kota doğrultusunda üretim yapılacak ve Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü kontrolünde gerçek veya tüzel kişilere yaptırılması sağlanacak.
Bu konuda münhasıran esrar elde edilmesini engelleyecek her türlü tedbirin alınacağı ve bu konuda çıkarılacak yönetmeliklere atıfta bulunuyor. Kenevirin üretilmesi gerekiyor. Ancak esrar konusunda sıkı tedbirler alınmalıdır. DENETİM gibi DENETİM sorun çıkmaması adına yapılmalıdır. Sorun çıktığında, denetimin artık geç kaldığını biliyoruz.
Kanun’da belirtilen değişikliklere değinmeye devam edelim. Tarımsal üretimin planlanması, gıda güvencesi ve güvenliğinin temin edilmesi için Bakanlıkça belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine izin verilecek. Tarım havzası veya işletme bazında asgari ve azami üretim miktarları belirlenecek. Buna uymayanlar cezalandırılacak.
Cezalandırma ile ilgili ifadeleri uzun uzadıya yazmayalım. Her şeyin düzgün işlemesi durumunda ve dışarıdan bakışla olumlu bir değişiklik olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak hemen burada bir çekincemi ifade edeyim. Belirlenen ürünlerde sözleşmeli üretim sistemi çalışmaz ise desteklemelerle üreticilerin zarar etmesi önlenmelidir. Bu da aktif bir kontrol ile sağlanmalıdır.
Belirlenecek ürünlerin ülkemiz stratejisine göre yapılacağını düşünüyorum.
Bu konu bazı kişi/kişilerce suistimal edilebilir mi, iyi düşünmeliyiz. Eline bir ürün, bir grubun siyasi destek bulması bazı sorunları beraberinde getirebilir. Muz seralarından ananas üretimine destek verilmesi iyi bir örnek olur sanırım. Çünkü hangi fizibilite çalışması, hangi bilimsel görüşe göre serada ananas üretimini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz? Bu kadar muz serasını nasıl yaptık? Amacına ulaştı mı? Üreticiler neden şikayetçi?
Yeni düzenlemede “Bakanlık, tarım sektöründe sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli düzenlemeleri yapar. Sözleşmeli üretimi özendirmek üzere üreticilere, bu Kanunla belirtilen desteklerin verilmesinde öncelik tanınır.” deniliyor. Bu üretim modeline bütün sektör olarak geçmek mümkün olmasa da desteklenmesi önemli.
Sözleşmeli üretimden bahsederken üretici örgütlenmeleri de bu konu içerisinde düşünülmelidir. Kooperatifler, üretici birlikleri vb. yapıların aktif faaliyetleri sağlanmalıdır.
Ayrıca sözleşmeli üretimle ilgili bahsedilen hukuki süreçlerin ivedilikle tamamlanması son derece önemli. Aslında bu konu bütün alanlar için geçerli. Mahkemeye konu olan bazı davaların 10 yılı aşkın süredir devam edenleri var. Buradan gelecek adaletin bıraktığı algı hoş değil. En mağdur kesimde üreticiler oluyor.
Yarın devam edecek…