Ünlü Sakallı Celal, “Bu kadar cehalet ancak çok okumakla mümkündür” dermiş. Ve Nazım Hikmet’in de Kemal Tahir’e kızdığı vakit, “Bir profesör kadar cahilsin” diye bağırdığı söylenir. Elbette biz kimseye bunu söylemiyoruz, ama Prof. Dr. ünvanlı ve CHP Antalya milletvekili adayı Mustafa Akaydın bir gazetede lakırdı etmiş, bilmediği konularda konuşmuş, bu noktaya dikkat çekeceğiz, o kadar. Prof. Akaydın, sohbetin bir yerinde; “Faşizm sandıkla gelir ama sandıkla gitmez. Dünya’da örnekleri çok” diye üfürmüş, bakalım böylemi.
12 Eylül’e karşı durdu mu?
Şimdi bu cümleden anlıyoruz ki ülkemiz faşist bir iktidar tarafından yönetiliyor ve haliyle rejimin adı faşizm’dir. Biz şimdi Akaydın’a soralım; siz hiç “faşizm” üzerine kafa yordunuz mu? Faşizm hangi tarihsel ve ekonomi-politik süreçlerin sonucunda tezahür eder ve nasıl yaşanır bilir misiniz? Dimitrof’u tanır mısınız, adını duydunuz mu? Ve siz Türkiye’nin faşizmle yönetildiği dönemlerde nasıl bir mücadele içindeydiniz? Örneğin 12 Eylül faşizmine karşı nasıl bir tepki gösterdiniz? Hayatınızda baskıcı rejimlere kafa tuttuğunuz için bir kere olsun yargılandınız mı? Poliste verilmiş bir ifadeniz var mı? 12 Eylül faşizmi sürecinde mağdur oldunuz mu?
Evet, ben savaştım!
Bakın Mustafa Akaydın, bizi aptal yerine koymaktan artık vazgeçin. Evet, bizler yoksul köylü çocuklarıyız, mahcup ve mahzun dururuz, ağzımız tarhana kokar, sizin gibi “seçkin” bir zümreye mensup değiliz, babam beşik uleması değil inşaat işçisiydi, ben de beşik uleması değilim, ama külliyen kör ve aptal da değilim. Siz 12 Eylül günlerinde ve devamında akademik kariyer peşinde koşarken, ben ve arkadaşlarım faşizme karşı mücadele veriyorduk. 12 Eylül faşizmine isyan ettiğim günlerde 18 yaşımı doldurmamıştım ve benim için istenen hapis cezası yaşımdan fazlaydı! İşkence yaptılar, dövdüler, ağlattılar ve Eskişehir Cezaevine kapattılar. Üç yıl sonra yine ve başka bir davadan yargılandım, savcılar yine yaşımdan fazla hapis cezası istediler, okuldan atıldım. Peki bay Akaydın, tekrar soruyorum, siz 12 Eylül günlerinde nerelerdeydiniz? 12 Eylül Faşizmi’ne karşı hangi mücadeleyi verdiniz?
Neymiş efendim, “faşizm seçimle gelir, ama seçimle gitmezmiş”. Aman ne beylik ifade! 12 Eylül Faşizm’i seçimle mi geldi? İspanya’da Franco Faşizm’i seçimle mi geldi bay Akaydın? Portekiz’de Salazar Faşizm’i seçimle mi geldi? 28 Şubat bir nevi faşizm değil miydi? 28 Şubat’a itiraz ettiniz mi? Tepki gösterdiniz mi?
Akaydın “sınıfsal tepki” koyuyor
Siz Ak Parti’ye niçin düşmansınız söyleyeyim mi bay Akaydın; Anadolu’nun köylerinde doğmuş bu çocukların Türkiye’yi yönetiyor olmasından rahatsızsınız, sizin tek sıkıntınız bu. Başı kapalı, dindar, muhafazakar, doğru dürüst giyinip kuşanmayı, yemeyi-içmeyi bilmeyen bu köylü çocukları büyüdüler, okullara gittiler, aç, susuz okuyup diploma aldılar, hayatın içine girdiler, kamu idaresiyle tanıştılar, yabancı dil öğrendiler, siyasete girdiler, vekil oldular, başbakan oldular ve hadlerini de aşarak cumhurbaşkanı bile oldular! İşte sizin tahammül edemediğiniz nokta tam da burası. Tayyip Bey muhafazakar değil de sosyalist olsaydı bile siz yine aynı nefreti duyar, aynı tepkiyi gösterirdiniz, adım gibi eminim.
Yoksa siz de biliyorsunuz ki Türkiye’de faşizm’in “f” si yok. Tam aksine, Türkiye çok uzun yıllar sonra kendi özüyle, kendi gerçeğiyle, kendi değerleriyle, kendi zenginliğiyle buluşuyor, kadim meseleleriyle yüzleşiyor ve özgür bir ülke olarak ayağa kalkmaya çalışıyor. Ve siz bu ayağa kalkan Türkiye’ye tahammül edemiyorsunuz, vesselam.