Önce bir dangalağa cevap vererek bu günkü hutbemize başlayalım; bir dangalak bana özel bir mesaj atarak demiş ki, “sen CHP’li değilsin, AKP’lisin, senin CHP hakkında yorum yazma hakkın olamaz!”. Breh Breh Breh! Ne kadar zekice bir aforizma! Demek ki Ak Parti hakkında yazmak için Ak Partili, MHP hakkında yazmak için de MHP’li olmak gerekiyormuş, bu yaşta bunu da öğrendik. Bak dangalak kardeşim, gazetede sadece köşemin adı ve benim adım yazıyor, siyasi ünvanım veya sıfatım yazmıyor. Ben bir yazarım ve bu topraklarda, bu şehirde olan biten her türlü sosyal, siyasal ve kültürel olay benim ilgi alanıma girer. Yoksa CHP senin babandan miras dükkanın mı? Önce haddini bil, sonra da eğer satılıyorsa, git biraz beyin satın al, belki ilerde lazım olur.
CHP “örgütü” kaos istiyor
Şimdi gelelim CHP’ye ve ön seçim sonucunu yorumlamaya. CHP tabanı eğer bu üç ismi, Deniz Baykal, Akaydın ve Devrim Kök, çizip geçseydi, destek vermemiş olsaydı, bu parti için umutvar yorumlar yapabilirdik. Örneğin “yenilik istiyor, huzur istiyor, barış istiyor, kavga edenleri ve kavgaya sebep olanları sildi attı” diyebilirdik. Amma ve lakin, bu sonuçtan da anlıyoruz ki, CHP tabanı partisinde olan bitenle hiç ilgilenmiyor ve hiç umursamıyor. Nasıl ki Türkiye’de olan bitenle hiç ilgilenmiyorsa, partisiyle de ilgilenmiyor. Yıllardır bu partiyi Antalya’da kimler yormuş, kimler partiyi soluksuz bırakmış, kimler kin ve nefret tohumları üzerinden kendisine siyasi rant zemini yaratmış… Bütün bunlarla CHP “örgütü” hiç yüzleşmemiş olduğunu hafta sonu yapılan ön seçimde ilan etti.
Emek verenler tasfiye
Ve bir nokta daha, CHP “örgütlerinde” vefa gerçekten İstanbul’da bir semt adıymış, bunu da görmüş olduk. Yani düşünebiliyor musunuz, adı CHP ile anılan, ömrünün neredeyse tamamını bu parti uğruna harcamış, birçok maddi-manevi bedel ödemiş isimler; örneğin Özer Ülken, Durmuş Atıcı, Ömer Melli, Mustafa Erdem, Azime Coşkun, Sevgi Doğan, Asım Bozkurt (Manavgat), Aydın Özer (Kumluca), Ahmet Daloğlu (Korkuteli), Ayhan Dolanay, Abdullah Durmaz, Yusuf Meriç arka sıralarda… Ama partiyi zehirleyen, birbirine düşüren, üyelerin partiden soğumasına sebep olanlar ön sıralarda. Birileri de kalkmış, “demokrasi böyle tecelli etti kardeşim, saygı duyun” diye fetva üfürüyor. Sevsinler böyle demokrasiyi! Demokrasi ne zamandan beri adalet’in ve vicdan’ın üstünde gezer oldu?!
Seçim sonucu şaibeli mi?
Ama CHP beni gerçekten hiç şaşırtmadı. Dr. Nefi Kara’nın sürprizini saymazsak, liste benim ve aslında herkesin tahmin ettiği gibi çıktı. Zaten deneyimli gazeteci Ali Tongülüs günlerdir bu listenin böyle çıkacağını yazıp duruyordu. Zaten siyasi kulislerde bu listenin çıkacağı hep konuşuluyordu, tahmin ediliyordu. Peki bunu nasıl yorumlayacağız? İşte orasına aklım çalışmaz. Aslında tam da bu konuya açıklık getirecek bir fıkra geldi aklıma, hani ağa ile maraba köyden şehre giderlerken bir iddiaya girmişler de ağa sonunda, “yahu o zaman biz bu .oku niye yedik” diyor ya, o fıkra. Ama bu fıkrayı anlatmak istemem, zira yerim dar.
Artık Atatürk’ü incitmeyin
Ön seçimden “zaferle” çıkan Devrim Kök için üç beş kelâm edelim, zira artık resmen Antalya milletvekili adayıdır ve her şeyiyle kamuoyunun önünde olmalıdır. Kısaca şunu söyleyeyim, CHP’ye tam yakışmaktadır. CHP hayatta olduğu sürece Kök-gillere her daim makam, mevkii tahsis etmek zorundadır ve edecektir. CHP artık gerçekten de Devrim Kök-gillerin partisidir. Cahillik ve lafazanlık artık bu siyasi mekanda en makbul değerdir. Ve benim CHP “örgütlerine” nacizâne bir önerim var, lütfen artık “Atatürk’ün kurduğu bu yüce parti” gibi beylik cümleler kurmasınlar, zira Atatürk’ü çok fazla incitiyorlar, benden bu kadar…